1.
OKSİJEN İLE
VÜCUT BAKIMI
UYGULAMALARI
1.1.
Tanımı
Vücuttaki çeşitli rahatsızlıkların ve estetik görünüm bozukluğunun tedavi edilmesi
amacıyla çeşitli kozmetik ürünler ve cihazlar yardımıyla cilde oksijen
verilerek yapılan
tedavi yöntemidir. Oksijen ile vücut bakımı uygulamalarını anlatmadan önce
oksijen
hakkında bilgi vermekte fayda vardır.
1.1.1.
Oksijen
Oksijen molekülü (O2) iki oksijen
atomunun birleşmesinden oluşuyor. Dünyada tüm
bitkilerin milyonlarca yıldır yapmış oldukları fotosentez sonucunda
oluşan O2, insanlar ile
birlikte tüm canlıların yaşamı için en büyük hayat kaynağıdır. Oksijen (O2), renksiz,
kokusuz, “Periyodik Tabloda VIb Grup”ta yer alan
bir elementtir.
Atomik No:8
Ergime noktası:-214C
Kaynama noktası: -183C
Soluduğumuz havada, %21 oksijen %79 nitrojen, 0,3 karbondioksit ve diğer gazlar
bulunmaktadır. Soluma esnasında, vücudumuza alabildiğimiz O2 miktarı %16,5 oranına
düşerken karbondioksit miktarı ise %3,4 oranına çıkmaktadır.
Oksijen, hayatımızın en nemli elementi ve her canlının varlığını sürdürebilmesi için
gereksinim duyduğu sağlıklı yaşamın kaynağıdır. Havada, bulutlarda, yağmurda,
okyanuslarda, nehirlerde, bitkisel/hayvansal oluşumlarda ve diğer su kaynaklarında bulunan
oksijen, vücudumuzun %80'inin sudan oluştuğu da düşünülürse yaşam için ne kadar
önemli
olduğu ortadadır. Oksijen vücudun tüm hücrelerinin temel olarak ihtiyaç duyduğu bir
maddedir. Hücrelerin fonksiyonları devam ettirmeleri
için vazgeçilmezdir. Dünya üzerinde
oksijensiz bir hayat mümkün değildir. İnsan vücudu ancak 2
dakika oksijensizliğe
dayanabilir. Vücudumuzun canlılığı oksijen teneffüs
etmemize doğrudan bağlıdır ve temiz
ve rafine bir ortamda solumak vücudumuzda
canlandırıcı etkiler oluşturur.
Normal koşullarda ve deniz seviyesinde havada maksimum düzeyde % 21 oranında
oksijen bulunmaktadır. Ancak çevre
kirliliği, çevre kirliliğine sebep olan
gazların yarattığı
sera etkisi, ozon tabakasının delinmesi, yeşil alanların azlığı, oksijenin varlığını olumsuz
şekilde etkilemektedir. Yani sadece çok temiz ortamlarda bu %
21’lik oran söz konusu
olmaktadır. Zaten bu oran da insanların oksijen ihtiyacını karşılamak için yeterli değildir.
200 yıl öncesine kadar atmosferdeki oksijen miktarı %40 iken günümüzde
bu oranın
sadece %19- 21'dir. Yaş, yaşam koşullarının ağırlığı, stres ve bazı organizmalardaki
biyokimyasal oluşumlar nedeniyle de, kandaki O2 miktarı azalmakta, bu da
vücudumuzdaki
oksijen gereksinimini artırmaktadır.
Oksijen yetersizliği sonucunda vücudumuzda birçok fonksiyon yeterince
çalışmamaktadır. Bunun sonucunda bazı rahatsızlıklar meydana gelmektedir. Kendimizi
zinde hissetmeyişimiz, moral bozukluğu, mutsuzluk, sinirlilik hâli, çoğu zaman oksijenin
vücudumuzda yeteri kadar olmayışından kaynaklanmaktadır
Bilim adamlarının son zamanlardaki incelemeleri, sağlıklı ve canlı bir cilt için de
oksijenin yaşamsal bir önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Tüm hücrelerin yanı sıra cilt
hücrelerinin de yaşamlarını sürdürmeleri için hiç kuşkusuz ki oksijene ihtiyacı vardır. Ancak
cilt, kirli hava, egzoz dumanı, sigara tüketimi,
pasif içicilik, yeteri kadar gün ışığından
yararlanamamak ve bilinçsizce kullanılan kozmetik ürünler
nedeniyle gereksinimi olan
oksijeni yeteri kadar alamamaktadır. Tüm bu olumsuz
faktörlerden dolayı cilt erken yıpranıp
yaşlanmaya başlamaktadır. Bununla birlikte yaş ilerledikçe kılcal damarlar ve dolaşım
sistemi epidermisin ihtiyacı olan oksijeni sağlayamamakta ve
ciltteki oksijen miktarı
düşmektedir. Bu yüzden de cilt taze ve sağlıklı görünümünü
yitirmektedir.
1.1.1.1. Oksijenin
Yararları
Enerjimizi artırır.(O2 'nin bize verdiği enerji, toplam
enerji ihtiyacımızın %90'ı olup bu oran beslenme yoluyla sağlanacak enerji için
%10'dur.)
Hafıza gelişimini sağlanması,
Kan basıncının düşürülmesine yardımcı olması,
Şeker hastalığının olumsuz şartlarının düzeltilmesi,
Sindirim ve hücre
metabolizmalarının düzenlenmesi, normal uyku düzeninin sağlanması ve kronik yorgunlukların önlenmesi,
Konsantrasyonun
devamlı tutulması,
Bağışıklık ve sinir
sisteminin desteklenmesi,
Kalp atışlarının düzenlenmesi, olası kalp krizi
risklerinin azaltılması,
Baş ağrılarının giderilmesi,
Kas problemleri ve
yarışmacı sporcu performansının artırılması,
Dayanıklılık gelişiminin sağlanması,
Saç güçlendirilmesi
ve cilt bakımı,
Kandaki toksinlerin
temizlenmesidir.
1.1.1.2. Oksijen
Eksikliğinde Vücutta Oluşabilecek Rahatsızlıklar
Oksijen yetersizliği sonucu vücudumuzda birçok fonksiyon yeterince
çalışmamaktadır. Bunun sonucunda ise çeşitli rahatsızlıklar meydana gelmektedir. İlerleyen
teknoloji ile artık oksijen yetersizliğini ve bundan ileri gelebilecek sorunları gidermek
mümkündür. Öncelikle kandaki oksijen miktarının belirlenmesi
gereklidir. İleri teknoloji
ürünü olan oksijen basınçölçer ile kandaki
oksijen miktarı tespit edilir. Bu aynı zamanda
vücudun enerji düzeyini de ortaya koyar çünkü
oksijen ile enerji paralel olarak varlığını
sürdürür. Oksijen var olduğu sürece vücudumuz
enerji üretebilmektedir. Oksijen eksikliği ne
yazık ki birçok insanın sorunudur. Çevre faktörleri, eksik ve yanlış beslenme, yaşam tarzı,
stres dâhil olmak üzere daha pek çok faktör
vücudumuzdaki oksijen oranının eksik olmasının
tetikleyicileri arasındadır. Vücutta oksijen
eksikliğinde şu rahatsızlıklar görülür:
Tüm vücutta
güçsüzlük
Aşırı yorgunluk ve
bitkinlik
Dolaşım bozukluğu
Sindirim bozukluğu
Kas ağrıları
Baş dönmesi
Depresyon
Hafıza kaybı
Davranış bozuklukları
Akciğer problemleri
Bağışıklık sisteminde
bozuklukları
Cilt problemleri
Oksijen cildin daha genç, daha güzel, pürüzsüz
ve sağlıklı görünmesi için
hayati önem
taşıyan bir etkendir. Cilt yaşayan dış etkenlere karşı kolay incinebilir bir dokudur ve
epidermal hücre metabolizması cildin dengesini
koruması için oldukça
önemlidir. Bu
dengedeki değişiklik veya bozulmalar cildin elastikiyetini kaybetmesine ve sağlıksız
görünmesine neden olur.
Cilt hücreleri iyi yönetilirse cildin ihtiyacı olan besin ve
oksijeni sağlamak üzere
hücreler daha iyi çalışmaya başlar. Vücuttaki
oksijen seviyesinin artması yaşlanmayı
geciktirerek cildin daha sağlıklı görünmesini sağlar. Hücreler yenilenerek
cildin
güzelleşmesini sağlayan kolojen ve elastin üretimini hızlandırır. Bu yolla cilt serbest
radikallerden ve dış etkenlerden korunarak yaşlılık belirtilerini azaltır. Aşırı toksinlenme
azalarak hücrelerde detoks yaşanır ve cilt
kirlilikten arınmış pürüzsüz ve sağlıklı bir
görünüme kavuşur.
Epidermisin derinlerinde yer alan hücre
katmanları işlevlerini yerine
getirmek için
enerjiye ihtiyaç duyar. Genç ciltlerin enerjisiz
kalmak gibi bir sorunu yoktur. Genç ciltler
yeterli miktardaki oksijen ve besini dermisteki
kan damarları
yoluyla
alır. Bu durum taze ve
canlı görünmenin nedenidir. Olgun ciltlerin cilt tabakalarındaki kılcal damar ve dolaşım
sistemi hasar gördüğünden epidermisin
ihtiyacı olan oksijen ve
besini sağlayamazlar oksijen
ve besin yetersizliği sonucunda,
Cilt formunu ve sıklığını kaybeder.
Ciltte hücre
bölünmesi önemli miktarda azalır ve yaşlanma belirtileri ortaya çıkar.
Cilt incelir, kurulaşır, kırışır, yaşlılık lekeleri meydana
gelir.
Cilt yorgun bir
görünüm alır. Oksijen ise bu
yorgun düşmüş cilt için bir hayat iksiridir.
1.2.
Oksijen Terapi
Cilde doğal oksijen verilerek yapılan tedaviye oksijen terapi denir. Oksijen terapi
sistemi ile cildin gereksinim duyduğu oksijen basınç ile cildin alt
tabakalarına kadar iletilir.
%95 saflıkta elde edilen oksijen, oksijen tabancası yardımıyla 0,6 bar ile 1
bar arası basınçla
derinin alt katmanlarına doğru yayılarak dokuların oksijence zenginleşmesini sağlar. Bu
basınçlı oksijen uygulaması sayesinde ciltte canlılık, yumuşaklık ve tazelik meydana gelir.
Şekil
1.2: Oksijenin epidermise verilişi
Oksijen terapi sisteminde kullanılan oksijen havadan
elde edilmektedir. Bu metot
temelde havadaki oksijen, azot ve diğer gazların ayrılarak oksijenin
saflaştırılması prensibine
dayanmaktadır. Oksijen ve azotun birbirinden ayrılması moleküler bir süzme işlemiyle gerçekleştirilir.
Oksijen terapi yönteminde, oksijenle birlikte
verilen ve özel olarak formüle edilmiş
kozmetik ürünler epidermisin alt tabakasına püskürtme yolu
ile enjekte edilir. Bu uygulama
ile hem oksijenin hem de ürünün cilt üzerindeki
etkisi arttırılmış olur. Basınçlı oksijen
yardımıyla deri altına verilen özel formüle edilmiş ürünler, cildin en alt katmanlarına nüfuz
ettirilerek ürünün epidermal hücreleri aralarındaki boşluklardan cildin
derinliklerine sızması
sağlanır. En uygun oksijen basıncı altında, epidermal bariyere hasar verilmeden cilde ürünün
nüfuzu sağlanmış olur. Acısız bir uygulamadır.
Uygulamada kullanılan oksijen basınç seviyesi ve aktif maddeler geniş kapsamlı
bilimsel dermatolojik testler sonucunda seçilmiştir. Uygulama
sonucunda,
Aktif maddeler
cildin derinliklerine (bazal tabaka) kadar ulaştığı,
Aktif maddeleri
epidermis tabakalarında biriktiği,
Cildin olması gerektiği kadar aktif
maddeler ve saf oksijenle doygunlaştığı gözlenmiştir.
Plastik cerrahlar yanma ve cilt yaralanmalarında, oksijenin kan
dolaşımını ve hücre
metabolizmasını hızlandırdığını ve anti-bakteriyel özellikte olduğunu uzun yıllardır bilmekte
ve oksijeni tedavilerini de uygulamaktadır.
Dermabrazyon, ( Deri üzerindeki benleri ve yara
izlerini ortadan kaldırmak amacıyla
yapılan kazıma işlemi) kimyasal peeling, ultrason peeling gibi cilt bakımı uygulamaları
sonrasında uygulanan oksijen terapinin etkinliği en üst
seviyededir. Bunun nedeni bu
uygulamalar öncesinde cilt, ölü hücre bakımından ve cildi
enfekte edebilecek bakteriler
yönünden zengindir. Cilt bu durumdayken aktif
maddelerini deri altına çekebilecek olanağa
sahip değildir. Peeling işlemi yardımıyla cilt üzerinde ölü hücreler ve kirlilikler kaldırılmış
olur ve cilt pürüzsüzleşir. Bazal tabaka
canlanmaya başlar ve yeni hücreler
eskilerin yerini
alır. Cilt bu konumda aktif maddeleri deri altına çekebilecek
duruma gelir. Sonuç olarak aktif
maddeler ve oksijen epidermal hücreler arasındaki boşluklardan cilt
derinliklerine nüfuz
etmeye başlar.
1.2.1.
Oksijen Terapinin Cilt ve Vücut Üzerindeki Etkileri
Oksijen cildin alt
katmanlarına ulaşarak kan dolaşımını canlandırır ve bu sayede vücutta biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
Cilt metabolizmasını düzenler ve bu
sayede hücrelerin yaşlanması gecikir. Bunun sonucunda cilt pürüzsüz, berrak ve gergin
bir görünüme kavuşur.
Dokuların canlanmasına yardımcı olur.
Cildin destek
dokusunu oluşturan kollajen ve
elastin sentezini arttırır.
A, C ve E
vitaminlerinin antioksidan etkisini artırır.
Cildin nem ihtiyacını karşılar.
Kırışıklıkları azaltır. Gözaltı torbalarının giderilmesine yardımcı olur.
Güneş lekelerinin açılmasına yardımcı olur.
Cildin canlı, pürüzsüz ve ışıltılı bir görünüme kavuşmasına yardımcı olur.
Cilde verilen
oksijen bağışıklık sistemini
güçlendirir.
Ciltteki sarkma ve
deformasyonları azaltarak gergin bir görünüm sağlar.
Oksijenin yağ yakıcı özelliğinden dolayı selülit bakımlarında da etkilidir.
Cilt bakımlarında olduğu gibi vücut bakımlarında da deforme olmuş ve sarkmış dokunun sıkılaştırılmasına yardımcı olur.
Akne, leke, cilt
problemleri ve yara iyileşmelerinde güçlü bakım, destekleyici tedavi sağlar.
Resim
1.3: Oksijenin cilt üstündeki etkileri
1.2.2.
Oksijen Kürünün Vücut Üzerindeki Etkileri
Vücudumuza giren oksijen etkisini 3–4 aya kadar
devam ettirebilmektedir. Bu nedenle
oksijen terapi uygulamalarının aşamalı olarak 10 seans
olacak şekilde yılda dört kez
tekrarlanması sağlık açısından son derece faydalıdır. Aşamalı oksijen kürünün faydaları
şunlardır:
Her türlü dolaşım bozukluğunun düzenlenmesi,
Çeşitli akciğer ve bronsiyal
hastalıklarda oksijen alımının en iyi şekilde sağlanması,
Kan basıncı ile ilgili
düzensizliklerin giderilmesi,
Kanser tedavisi sırasında oluşan olumsuz etkilerin
azaltılması,
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi,
İç kulakta mikro
sirkülasyon bozukluklarından kaynaklanan seslerin azaltılmasıdır.
İç kulakta dengenin
korunmasıdır.
Görme keskinliğinin artmasıdır.
Kalp ritim
düzensizliklerinde düzelmedir.
Migren ve çeşitli baş ağrılarıdır.
İlerleyen yaşlarda ortaya çıkan unutkanlık sorunlarının hafifletilmesidir.
Zihinsel ve fiziksel
performansın arttırılmasıdır.
Yorgunluk,
uykusuzluk, unutkanlık, depresif durumlarda genel durumun düzeltilmesidir.
Portakal kabuğu görünümünün azaltılmasıdır.
Hasarlı cildin yeniden kısa sürede tedavi
edilmesidir.
Cilt yaşlanmasını önler.
Atropin ciltlerin
canlandırılması ve bakımıdır (kuru cilt, yaşlı cilt vs.).
Cildin hastalık, doğum ve benzeri
olaylar sonrası yeniden canlandırılmasıdır.
Her tip skar (yara
izi) pigmentasyon, yaşlılık lekeleri, akne, çatlaklar, selülit gibi durumların bakımlarında kullanılır.
1.2.3.
Oksijen Terapi Uygulamasının Yasak
Olduğu Durumlar
Yaşlılarda,
Obezlerde,
Atar damarlarında yüksek miktarda
karbondioksit bulunanlarda,
Ürünlerden
zehirlenme gösterip solunum güçlüğü çekenlerde,
Merkezi sinir
sistemi problemlerinden dolayı solunum güçlüğü çekenlerde,
Vücut ateşi yükselmesi gibi
durumlarda,
Akut solunum rahatsızlığı olan kişilerde,
Açık yaralara, gözlere
vb. bölgelere saf oksijen uygulaması yapılamaz.
1.2.4.
Oksijen Terapi Uygulamalarında
Dikkat Edilecek Noktalar
Uygulama bölgesinde
asla sigara içilmemeli ve herhangi bir şey yakılmamalıdır. Oksijen yanıcı bir maddedir. Patlama riski oluşabilir.
Kapalı alanlarda aşırı oksijen bulunması yangın riskini arttırmaktadır. Oksijen tekstil ürünlerinde çok uzun süre kalmaya devam
eder. Uygulama yapılan oda sık sık havalandırılmalıdır.
Her uygulamada olduğu gibi müşteri kanı ile temas olabilir.
Enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak için koruyucu eldiven takılmalıdır.
Alerjik cilt
reaksiyonlarını engellemek için
cilde uygun (anti alerjik) kozmetikler kullanılmalıdır.
1.3.
Oksijen Terapi Uygulamalarında
Kullanılan Kozmetikler
Oksijen terapi uygulamalarında kullanılan kozmetikler özel
olarak formüle edilmiş
ürünler olup oksijen cihazı ile birlikte kullanılabildiği gibi cihaz olmadan
da kullanılabilir
fakat bu ürünler basınç ile birlikte
kullanıldığında daha iyi
sonuçlar verir. Her cilt tipi ve
ihtiyacı için farklı ürünler üretilmiş olup bu ürünler oksijenin moleküler yapısıyla aynı
boyuttadır. Herhangi bir cilt bakım ürünü ile yapılan uygulamadan aynı sonuç alınamaz.
1.3.1.
Kozmetik Ürünlerin İçeriğinde
Bulunan Maddeler
Canlandırıcı etkili bitkisel
hormon
Kolojen, aloavera
bitki özü, havyar özü, buğday filizi özü, kıpeline özü
Oksijen aktivatörlü
sıvı
Oksijen
Vitamin ve mineral
tuzları
Çeşitli aromatik yağlar
Kafein
Canitine
Ruscopenin
Niacin
Mentol
Magnezyum
asgorfilifosfat ( C vitamini türevi) bulunur.
1.3.2.
Cilde ve Vücuda Etkileri
Cildin kendi yapısında var olan kolojen
ve diğer aktif maddelerin
üretimini arttırarak cilde esneklik kazandırır.
Toksinlerden arındırır.
Yaşlanma etkilerini
önler.
Elastikiyet kaybına karşı cildi sıkılaştırıp canlandırır.
Kasları rahatlatır.
Kırışıklıkların onarılmasında etkilidir.
Yeni kırışıklıkların oluşumunu önler.
Cildi nemlendirir.
Güneşin zararlı etkilerinden korur.
Bazal tabakadaki
dolaşımı arttırarak yeni hücre yapımıyla kolojen ve
hyalünorik asit oluşumunu aktive eder.
Çatlakları ve portakal kabuğu görünümünü
düzeltir.
Selülit ve oluşumunu engeller.
1.4.
Oksijen Terapi Uygulamalarında
Kullanılan Cihazlar
Piyasada oksijen terapi uygulaması yapan çeşitli türde ve
markada cihaz bulunmaktadır. Her cihazın kullanma prensibi farklıdır. Bu tür bir cihaz satın alınırken yetkili satış departmanından kullanım kılavuzu ve gerekli bilgiler alınmalıdır. Genel olarak bu cihazların çalışma prensipleri şu şekildedir: Oksijeni
konsantre ederek çalışır. Odanın havasını alır (%21 oksijen, %79 nitrojen, %3 karbondioksit ve diğer gazlar)ve oksijeni yaklaşık %90 +/- %5 saflık derecesine kadar
yoğunlaştırır. Cihaz, havayı oluşturan nitrojen, oksijen ve eser gazları ayıran moleküler elek
teknolojisiyle çalışmaktadır. Cihazın yaptığı oksijen basıncı 0,6 bar ile 1 bar arası değişmektedir. Cihazın yaptığı bu
basınca iğnesiz enjeksiyon uygulaması da denir. Bu cihaz basınçla kozmetik serumların aktif bileşenlerinin epidermisin hücreler arası kısımlarına taşınmasını sağlayarak bazal tabakada aktif bileşenler tortusu oluşturur. Basınç uygulaması sonrasında cilde saf
oksijen ve vitamin kompleksi püskürtülebilir ve esansiyel
yağlarla solunum sağlanabilir.
Resim
1.6: Çeşitli oksijen terapi cihazları
Oksijen terapi
uygulamalarının sağlık personelinin
denetimi altında yapılması gerektiğini unutmayınız.
Oksijen solonun
sadece sağlık personeli tarafından yapılması gerektiğini unutmayınız.
2.
OZON İLE VÜCUT BAKIMI
2.1.
Ozon
Ozon (O3) üç oksijen
atomundan oluşan kimyasal bir bileşiktir. İki atomlu normal
atmosferik oksijenin (O2) yüksek enerji taşıyan bir şeklidir. O3 oda sıcaklığında renksiz ve
kendine özgü kokusu olan bir gazdır. Fırtınalı havalardan sonra
yüksek yerlerde veya deniz
kıyısında hissedilir. İsmi Latince “koklamak” manasına gelen ozeinden gelir. Ozon,
dünyamızı kuşatan stratosfer tabakasındaki en önemli gazlardan biridir. Aktif oksijen (ozon
O3) bilinen en etkili mikrop öldürücü ve koku gidericidir. Güneşin ultraviyole ışınları ve
yıldırım vasıtasıyla ortaya çıkan elektrik arkları ile oluşan ozon, dünyanın etrafında
koruyucu kalkan olarak mevcuttur ve canlıları güneşin radyasyon
etkisine karşı
korur.
üst katmanlarında bir tabaka oluşturur ve bu gaz tabakası güneşten gelen öldürücü ışınları
filtre eder. Bu sayede yeryüzüne ulaşabilen ışın miktarı canlı varlıklar için yararlı bir şekle
dönüşür. Ancak bu gaz tabakasının incelmesi ya da delinmesi söz konusu olduğunda
kendisinden beklenen işlevleri yerine
getiremez ve güneş ışınları canlılar için gerçek bir
tehlike hâline dönüşür. Sonuç olarak
insanlar, güneş yanığı ve cilt kanseri gibi sorunlarla
karşı karşıya gelir.
Atmosfere yayılan endüstriyel gazların sebep olduğu karışık bir süreç yüzünden
koruyucu ozonosferdeki ozon (O3), parçalanır. Bu tabakadaki
ozon (O3) moleküllerinin
azalmasıyla filtreleme yapacak yeterli ozon kalmadığından morötesi (UV) ışınlarının
engellenmeden geçmesinden dolayı gittikçe büyüyen bir
aralığın oluşmasına sebep
olmaktadır. Bu da insan için hayati önem taşımaktadır.
2.1.1.
Ozonun Kullanım Alanları
Endüstride kullanımı: Endüstriyel ozon
atmosferdeki havanın içinde bulunan
oksijen gazından elde edilen ozon gazı ile havanın karışımıyla oluşur. Dünyanın
her tarafında başlıca kullanım alanı, şehir su şebekesinin sterilizasyonu ve
kimyasal beyazlatma işlemleridir.
Tedavi Amaçlıyla kullanımı (medikal ozon): Endüstriyel ozonun aksine
medikal ozon saf medikal oksijenden elektrik deşarjı ile ozon ve oksijen
karışımını tam istenen yoğunlaşma ve dozda karıştırılarak elde edilir.
Konsantrasyonu 1 ile 100 mikrogramı mililitre
(mg/ml)arasında (%0,05 – 5
ozon) değişir. Ozon molekülünün medikal formu her zaman klinikte özel bir
jeneratör tarafından taze olarak hemen uygulanır. Çünkü üretildikten 1 saat
sonra orijinal ozon molekülü oksijen
moleküllerine dönüşür ve geriye orijinal
karışımının yarısı kalır. Bu da etkiyi azaltır.
2.1.2.
Ozonun Elde Edilişi
Ozonu çeşitli yöntemlerle elde etmek mümkündür. Birincisi doğada oluşumu diğer
birkaç teknolojik şekli ise şunlardır:
Plak tip
jeneratörler
CD tip jeneratörler
UV tip lambalar
Oksijen(O2)
+Yüksek Frekans Voltaj = O3 Mikrobiyolojik
Reaksiyona Girer Oksijen(O2)
Şekil
2.1: Ozonun Elde Edilişi
2.1.3.
Ozonun Kullanım Amacı
İlk olarak 1840’ta Schönbein tarafından keşfedilen ozon, 1903–1906 yılları arasında
Amerika'da bitkiler için su arıtımı alanında kullanıldı. 1940'larda ozon,
içme suyu arıtımında
kullanılır hâle gelmiştir. 1980'lere gelindiğinde ozon kullanımı, teknolojinin gelişmesiyle
daha da yayıldı ve kullanım alanları çoğaldı. Ozon artık havuzlarda, soğutma sistemlerinde,
kaplıcalarda kullanılmaya başlandı.
Ozonla yapılan çeşitli çalışmalar ve deneyler sonucunda, ozonun güçlü bir oksitleyici
olması sayesinde, suda ve havada koku giderici, mikrop kırıcı, ortamı kirleten pek çok
organik molekülü yok edicisi olarak kullanılabileceği anlaşılmış ve kabul görmüştür. Ozonlu
havanın dezenfeksiyon amacıyla kullanılması, ozonun yüksek oksitleyici etkisi ile ilgilidir.
Ozon, ortamdaki hava kirliliği ve kötü kokuları yok etmesi
sayesinde, insanlara ferahlık ve
zindelik hissi verir, daha iyi düşünmelerini ve yaptıkları işe konsantrasyonlarının
devamlılığını sağlar.
Ozonun gıda sektöründe dezenfektan olarak yaygın kullanım alanı bulunmaktadır.
Ozon hiçbir kalıntı bırakmaz, gıda maddesinin kendisiyle herhangi bir reaksiyona girmesi
söz konusu olmadığı için ozonlama, dezenfeksiyon için kullanılabilecek en sağlıklı ve en
çevreci yöntemdir. Ozonun kullanıldığı yerleri,
Suların dezenfeksiyonunda,
Tat ve koku
gideriminde,
Renk gideriminde,
Bulanıklık gideriminde,
Metallerin uzaklaştırılmasında,
Bakteri ve
virüslerin dezenfeksiyonunda,
Nitrik ve amonyak
gideriminde,
Hava ile bulaşan hastalıkların gideriminde,
Gıda endüstrisinde şişe ve yemek kaplarının dezenfeksiyonunda,
Soğuk hava depolarında,
Veterinerlik,
hayvancılıkta enfeksiyon giderilmesinde,
Alfa toksin arındırılmasında,
Gıda ve havada kükürt
giderilmesinde,
Klima sistemlerinde,
Yüzme havuzlarında,
İnsan kanında bulunan virüs
gideriminde,
Zayıflamada,
Cilt hastalıklarında,
Virüslerin sebep
olduğu hastalıklarda,
Dolaşım bozukluklarında,
Kronik yorgunlukta,
Akne, sedef,
dirençli mantar gibi cilt hastalıklarında,
Migren ve multipl
skleroz gibi nörolojik hastalıklarda,
Zor iyileşen enfekte
yaralarda,
Hastane, hava alanı, otel, hamam gibi
klimalı sistemi olan
yerlerde,
Havalandırma, soğutma kuleleri,
nemlendirme sistemlerinde şeklinde sıralayabiliriz.
2.1.4.
Ozonunun Kullanım Yöntemleri
Ozon temel olarak iki şekilde kullanılmaktadır:
Havaya ozon gazı vermek
Ozon gazının su içinde eritmek
Havada oluşturulan ozon konsantrasyonu, mikro organizmaları dezenfekte eder,
kokuyu alır. Ortamda bulunan toz taneleri çeşitli büyüklüklerde olmaktadır. Tanecik
büyüdükçe, yer çekimi ile düşer veya filtrelerde
tutulur. Oysa çok küçük tanecikler havada
yüzer hâldedir. Bu büyüklükteki tanecikler, ciğerde birikinti ve
alerjik bünyelerde rahatsızlık
yapar ve üzerinde mikrop barındırır. Açık havada çok düşükte olsa bulunan
ozon gazı, bu
tanecikleri birleştirerek çökmesini sağlar. Kapalı mekânlarda ozon gazı hiç bulunmadığı için
bu işlem meydana gelemez. Yapay olarak üretilip ortama verilen ozon, bu
işlevi yerine
getirerek küçük taneciklerinin çökelmesini veya
filtre edilebilmesini sağlar. Mikro
organizmaların (küf, mantar vb.) büyüme hızı 3 -4 defa azalır veya tamamen engellenir.
Binalarda kötü kokular, havanın mikrobiyal kirliliği ve enfeksiyon
riski azalır, yara ve
kesiklerin hızlı bir şekilde iyileşmesi sağlanır.
Suda eritilen ozon ise aynı işlevleri suda sağlar. Havuzlarda,
içme kullanım ve yıkama
sularında, atık su tasfiyelerinde kullanımı yaygınlaşmaktadır.
2.2.
Ozon Terapi
Ozon gazının tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Tedavi amaçlı Ozon daima saf ozon ve
saf oksijenin karışımı şeklindedir. Ozon terapinin uygulama alanı çok geniştir. Ozon tedavisi
ile birçok hastalık iyileşir veya hastalık tamamen düzelir. Bu durum bir seri tıbbi araştırma
ve tıbbi yayın ile kanıtlanmıştır.
Ozon tedavi ile ilgili en son yeniliklerin hızla öğrenilebilmesi amacıyla Avrupa'da pek
çok terapist bir araya gelip “Medikal Society
For Ozone Application in Prevention and
Therapy” birliğini oluşturmuşlardır.
Seçici özellikleri sayesinde medikal ozon dört
temel alanda kullanılmaktadır:
Dolaşım bozukluklarının tedavisi ve
geriatride (yaşa bağlı hastalıklar),
Virüslerin sebep
olduğu hastalıkların tedavisinde
(karaciğer hastalıklarından hepatitler, uçuklar),
Zor iyileşen enfekte yaralarda
ve enflamatuar hastalıklarda (bacaklardaki açık yaralar, yanıklar, mantar enfeksiyonları vb.),
Kanser tedavisinde
ilave ya da tamamlayıcı olarak ozon bağışıklık sistemini güçlendirici olarak kullanılır.
2.2.1.
Ozon Terapinin Etkileri
Kendini iyi
hissetme: Ozon tedavisi gören kişilerin ortak ifadeleri kendilerini çok iyi, zinde ve sağlıklı hissettikleridir.
İmmum sistemin
güçlenmesi: Çeşitli hastalıklara yakalanmış kişilerin bu hastalıktan kolaylıkla kurtulmasının yanında yeniden bu tür hastalıklara yakalanmamasını sağlar.
Kan dolaşımının artması: Bir yandan damarların genişlemesini diğer yandan kan hücrelerinin yapımını hızlandırmak yoluyla
yetersiz kan giden bölgelere kanın daha iyi gitmesine yol açar. Bu yolla çeşitli damar hastalıkları tedavi edilir.
Yeni hücre yapımı: Hücre yapımının artması sonucunda iyileşmeyen yaraların kapanması mümkün olabilmektedir. Diğer yandan doğumdan sonra geçen her gün yaşlanan insanoğlunun yaşlanan hücrelerinin sağlığa kavuşması yanında genç hücrelere kavuşması sağlanır. Yapısı bozulmuş dokuların yenilenmesi ozon sayesinde mümkün olmaktadır.
Detoks etkisi: İnsan vücudundaki
zararlı maddelerin uzaklaştırılması yoluyla olası zararlardan korunması gerçekleşir.
Antimikrobik etki: Bilinen her türlü
virüs, bakteri, mantar gibi çeşitli hastalık etkenlerinin ölmesini sağlar. Bu yolla tıbben tedavi
edilemeyen veya tedavi edilmesi çok güç olan hastalıklarının tedavi edilmesi
mümkün olmaktadır.
Ağrı giderici: Ağrıya yol açan nedeni
ortadan kaldırmanın yanında ağrının hissedilmesine neden olan kimyasal bileşenlerin uzaklaştırılması yoluyla ağrı hissinin kısa sürede yok olmasını sağlar.
Anti kanserojen
etki: Genel olarak kanser hücreleri oksijensiz ortamda oluşur ve ürer. Ozon yoluyla yüksek oksijene kavuşan dokulardaki
kanserojen hücreler üreme yeteneğini yitirir. Yaşam kalitesini artırarak sağladığı tüm yararların yanında insanların bedensel ve ruhsal anlamda sorunlarını azaltarak veya yok ederek yaşam kalitesi denilen değerleri yükseltir.
2.2.2.
Ozon Terapi Uygulama Yöntemleri
Ozon gazı tedavi amacıyla çeşitli yöntemlerle hekimler tarafından kullanılmaktadır.
Bu yöntemler, vücut dışından kan yolu ile
tedavi (hastanın kanının alınarak ozonlanması ve
tekrar hastaya verilmesi), rektal yoldan
ozon/oksijen karışımı verme(ozonlu havanın hastaya
makat bölgesinden verilmesi), poşetleme(ozon gazını kapalı bir sistemde özel
bir plastik bot
içinde dolaştırarak ya da vücudun farklı bölgelerine torba, folyo kapatılarak verilmesi),
kupalama (hastanın torbalama yöntemine uygun olmayan gövde, baş gibi beden
bölgelerine
yarım küreye benzer bir kap yardımıyla ozon verilmesi), enjeksiyon (deri altına veya adaleye
enjeksiyonlar şeklinde ozon/oksijen gazı karışımının enjekte edilmesi) ozonlu su (ozonlu su
ile ağzı çalkalama, ozonlu suları içme veya ozonlu suların sorunlu olan hastalıklı bölgelere
sürülmesi) ozonlu yağ (ozonlu yağı tedavi edilecek
bölgeye doğrudan uygulama ve
gibi
içme) gibi uygulamaları kapsamaktadır.
Bu tedavi yöntemlerin dışında ozon sauna
uygulaması doktor gözetiminde
olmak
kaydıyla güzellik uzmanları ve vücut bakımı ve masaj elemanları tarafından
uygulanabilmektedir.
Diğer bütün ozon terapi yöntemler sadece doktor tarafından
uygulanabilmektedir.
2.2.2.1. Ozon Sauna İle Tedavi
Birçok insanın buharı bir rahatlama aracı olarak görmesine rağmen aslında çok güçlü
sağlığa olumlu etkileri vardır. Binlerce yıldır insanoğlu buhardan benzer şekillerde
faydalanmıştır. Romalılar, Hintliler, Türkler ve Finlandiya kültürleri, buharın öne çıktığı ve
dünyaya yayıldığı kültürlerdir.
Ozon sauna, sıcak kabin içinde deri yolu ile vücuda ozon verilme yöntemidir. Bu
yöntemle hem sauna keyfi yaşanır hem de ozon
tedavisi uygulanır. Ozon sıcaklığın etkisi ile
açılan deri gözeneklerinden emilerek vücudun kan, lenf ve yağ dokusuna geçer.
Lenfatik
sistemi toksinlerinden arındırır, cildi temizler,
kasları gevşetir, kan dolaşımını hızlandırır ve
bakteri, virüs, mantarları öldürür.
Tek kişilik kullanım için yapılmış özel saunalardır. Hastanın başı dışında, tüm bedeni
saunanın içinde kalacak şekilde küçük bir odacıktır.
Yaklaşık 15_20 dakika süren bir tedavidir. Bu tedavi hastaya 400 – 500
kcal enerji
kaybettirir. Bu nedenle uygulama sonrası bir süre dinlenme
gereksinimi doğabilir. Tedaviden
sonra duş alınması önerilmez. Kurulanıp günlük giysiler giyildikten sonra normal yaşantıya
Ozon saunanın vücuda olan başlıca etkileri
Deri kan dolaşımını arttırarak cilt
yenilenmesini, sıkı ve pürüzsüz görünüm oluşmasını sağlar.
Hücre ve dokulara
giden kan dolaşımını arttırır.
Kan ve lenf
sistemini temizler.
Derinin üçüncü bir
böbrek ya da ikinci bir akciğer sistemi gibi çalışmasını sağlanır.
Bağışıklık sistemini
güçlendirip sıcağın da etkisi ile
mikropları öldürerek enfeksiyon hastalıklarında direnci arttırır.
Kaslarda biriken
laktik asidi okside ederek kasları gevşetir ve yumuşatır, esnekliğini arttırır.
Eklem ağrılarını ve kas rahatsızlıklarını iyileştirir.
Hormon ve enzim
üretimini normale döndür.
Beyin fonksiyonlarını ve hafızayı kuvvetlendirir.
Depresyon ve
anksiyeteyi ( İç sıkıntısı, iç daralması) ferahlatıcı etkisi vardır. Depresyon kaynaklı gerginliği gidermeye yardımcı olur.
Her seansta yaklaşık 400–650 kalori
kaybı ile yağ dokusu yıkımı sağlar sağlıklı zayıflamaya yardımcı olur.
Selülit ve zayıflama için ozon
sauna
Ozon farklı mekanizmalarla selülit için yüzde yüze yakın bir oranda
etkilidir.
Doymamış yağ asitlerinin çift bağları ile reaksiyona girerek yağ zincirlerinin kırılmasına
neden olur. Oksijenin etkisiyle hidrofobik (su
sevmeyen) yağlar, daha az stabil
(durgun) olan
hidrofilik (suyu seven) yağlara dönüşür ve vücuttan atılır. Ayrıca alyuvarların oksijen taşıma
kapasitesini arttırarak kılcal damarlardaki dolaşımın düzelmesi ile yağ dokusu hücrelerinin
metabolizmaları normale döner. Oksijen yağı yakarak enerjiye dönüştürdüğünden kilo
kaybetmeye yardımcı olur.
Detoks etkisi
Soluduğumuz hava, yediklerimiz ve içtiğimiz su, toksinler ve kirletici maddeler
yavaşça vücudumuza girer ve cildimiz vasıtası ile emilir.
Yağ dokularımızda depolanan bazı zararlı toksinler ve kimyasallar şunlardır:
Pestisitler, metaller, ilaç artıkları, doğal ve suni
kimyasallar ve gıda koruyucularıdır. Bu
birikmiş toksinler ve kimyasallar, yavaş yavaş sağlıklı doku ve hücreleri yok ederler ki bu
durum, hem birçok hastalığın hem de yaşlanmanın sebebidir. Ozonlu
sauna, bu birikmiş
toksin ve kimyasalların vücuttan atılmasını sağlar. Saunanın kullanımı ter bezlerinin uyarır.
Buhar ile beraber ozonun kullanılması, buharın vücudu sarması ile birlikte ozonun
deri
yolu ile emilimini mümkün kılar. Nemin ısısı gözenekleri açar ve
ozonun deri yolu ile kan
dolaşımına girmesine imkân verir. Ozon böylece yağ dokularına ve lenf bezlerine
ulaşabilir.
Lenf dokusunun toksinlerden temizlenmesi çok önemlidir
ve ozon/buhar saunası bunu
sağlamak için en iyi ve en kolay yoldur.
Dirençli bir vücut
için ozon sauna
Ateş vücudun iyileşme ve bakterilerin sıcakta ölmesini sağlayan bir cevabıdır. Sauna
da daha çok suni ateş olarak adlandırılabilir. Ateş esnasında, vücudun bağışıklık sistemi
uyarılırken bakteri ve virüslerin büyümesi yavaşlamaya zorlanmış olur.
Beyaz kan hücrelerinin üretimi ve kan dolaşımına salınım oranları artar ki bunlar
bağışıklık sisteminin öncelikli ajanlarıdır. Antikorların oluşumu hızlanır ve interferon
üretimi de buna bağlı olarak artmış olur ki güçlü kanserle mücadele özelliklerine sahip antiviral
bir proteindir.
Daha önce belirttiğimiz gibi oksijenin bağışıklık sitemi hücreleri ile maddelerinin
salınımı üzerindeki etkisiyle vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir, hastalıklarla
mücadelesinde yardımcı olur ve iyileşme potansiyelini arttırır.
Kaslar ve kronik
yorgunluk üzerine etkisi
Kaslardaki laktik asit birikimini azaltarak
kasların gevşemesini sağlar. Kan
dolaşımının hızlanması incinmiş, zarar görmüş kasların daha hızlı tamirini sağladığından kas
incinmeleri sonrası çabuk ve ağrısız iyileşme için ozon sauna oldukça etkili olacaktır. Ayrıca
spor hekimliğinde maç sonrası yorgunluğunun giderilmesi için özellikle Avrupa’da yaygın
olarak kullanılmaktadır.
Ozon saunanın uygulanmaması gereken kişiler
Yüksek
tansiyonlulara,
Kalp yetmezliği olanlara,
Β1-Bloker ilaç
kullananlara,
Alkol alan kişilere,
Sara hastalarına,
Panik atak hastalarına,
Sıcağa dayanamayanlara
uygulanmaz.
Ozon Sauna uygulamasında dikkat edilecek
hususlar
Müşteri ozon sauna ya
girmeden önce doktor tarafından sağlık kontrolünün yapılması gereklidir.
Kurulanma için temiz
havlu ve bornozlar bulundurulmalıdır.
Ozon saunaya
girmeden önce terleme ile çok sıvı kaybedileceği için bol sıvı alınmalıdır. (1–1,5 l),
Ozon sauna çıplak vücuda daha çok
etkilidir. Ancak isteyen mayo giyebilir.
Yedek iç çamaşırı bulundurulması gerekmektedir.
2.2.3.
Ozon Terapi Uygulamalarında Kullanılan
Kozmetikler
Sağlığın korunması ve estetik görünümün güzelleştirilmesi anlamında sürdürülen çare
arayışları ozon / oksijen tedavilerini gündeme getirmiş ve bu yöntemlerin
etkili olduğu
bilimsel bulgularla kanıtlanmıştır. Bu doğrultuda kozmetik
sektörü de çalışmalarını
sürdürerek piyasaya ozon ve oksijen ihtiva eden
ürünler çıkartmışlardır. Ozonlu kozmetik
ürünler güzellik uzmanları ve vücut bakımı ve masaj elemanları tarafından da
uygulanabilir.
2.2.3.1. İçeriğinde Bulunan
Maddeler
Kayısı, sedir, saf
zeytinyağı
A, E, B, B17, vitaminleri
Ozon(O3)
Oksijen(O2)
Bitki proteinleri
Meyve asitleri
Kaktüs, portakal,
arnika, şeftali, safran özü
2.2.3.2. Cilde ve
Vücuda Etkileri
Vücuttaki oksijen
seviyesinin artması yaşlanmayı geciktirerek cildin daha sağlıklı görünmesini sağlar.
Metabolizma
hareketleri daha iyi çalışır ve cildin güzelleşmesini sağlayan hücre yenilenmesini attırır.
Kolojen ve elastin
üretimini hızlandırır.
Cildi serbest
radikallerden ve dış etkenlerden koruyarak yaşlılık belirtilerini azaltır, aşırı toksinleşme azalarak hücrelerde detoks yaşanır ve cilt kirlilikten arınmış, pürüzsüz, sağlıklı bir görünüme kavuşur.
Deri altındaki yağı azaltarak deriyi sıkılaştırır selülit, selilüt
oluşumu ve çatlakları azaltır.
Cildi nemlendirir,
dinlenmesini sağlar.
Cildin su ve yağ kaybetmesini önler.
Siyah nokta oluşumunu engeller.
2.2.3.3. Kullanımları
Bu kozmetik ürünler ozon ve oksijen terapi
uygulamalarında çeşitli cihazlarla
birlikte
kullanılabileceği gibi herhangi bir cihaz olmadan da kullanılabilir.
Krem, jel, yağ, serum veya maske şeklinde olanlar kullanım özellikleri doğrultusunda
ihtiyaç duyulan bölgeye dairesel masaj
hareketleriyle sürülmelidir.
Unutulmamalıdır ki her marka ürünün kullanım süresi, uygulama biçimi, içeriği
birbirinden farklı olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.