1. EPİLASYON YÖNTEMLERİ
1.1. Epilasyon Tanımı
İstenmeyen tüylerin, çeşitli yöntemlerle kalıcı olarak yok edilmesine epilasyon denir.
1.2. Epilasyonun Önemi
Günümüzde milyonlarca insan yüzlerindeki ve vücudunun çeşitli bölgelerindeki
tüylerden şikâyet etmektedir. Özellikle 18–25 yaşları arasındaki kadınların %15’inde yoğun
tüylenmegörülür. Bunun yanında vücudundaki tüylerden şikâyet eden erkeklerin sayısı da
her geçen gün artmaktadır.
Epilasyon çok yönlü, tıbbi ve ciddi bir uzmanlık alanıdır. Bu alandaki hızlı gelişmeler
sürekli araştırmayı ve öğrenmeyi gerektirmektedir. Epilasyon uzmanı kıl anatomisi ve
epilasyon yöntemlerini çok iyi bilmelidir. Kalıcı epilasyon basit bir işlem gibi görülse de
bilgi, deneyim ve teknik donanım gerektirir. Epilasyon alanında uzman olmayan kişilerce,
ticari amaçlarla yapılan uygulamalar sonucunda, kıllar yok edilemediği gibi ciltte, belirgin iz
ve lekeler oluşmaktadır.
1.3. Kılın Anatomik Yapısı
Keratin yapıdaki birçok ince liflerin bir araya gelerek oluşturdukları daha kalın life kıl
denir. Kıl kılıfları (folikül) ilk olarak fetal hayatın 9. haftasında kaş, üst dudak ve çene
bölgesinde görülür ve 16. haftada bu bölgelerde kıl gövdesi biçimlenir. Tüm vücut kılları 22.
haftada gelişimini tamamlar.
Saçlı deri, kaş kirpik gibi en çok göze çarpan bölgelerdeki kılların normal ve yeterli
olması kişinin psikolojik, sosyal ve seksüel durumu açısından önemlidir. Bir bölgedeki kıl
dağılımı veya yapısının bozulması, değişmesi, normalden farklı olması da psikolojik durumu
etkileyerek sosyal iletişimi bozabilir. Ayrıca kıl süslenme ve hataları gizleme aracıdır.
Darbelerden ve elektromanyetik radyasyondan koruma, ısı kaybı veya fazla ısı yalıtımı gibi
görevleri de vardır.
İnsan sabit bir sayıda kıl kökü ile dünyaya gelir. Bu sayı ortalama beş milyondur.
Bunların bir milyon kadarının baş bölgesinde olduğu ve bunun da 100 bin kadarının saçlı
deride yerleştiği kabul edilmektedir. Kıl sayısı kadın ve erkeklerde hemen hemen eşittir.
Kılların sıklığı bölgeden bölgeye değişir. Kıllar el içi, ayak tabanı ve genital bölgenin bir
kısmı hariç vücudun her yerinde bulunur. Saçlı deri kıl köklerinin en yoğun olarak
bulunduğu bölgedir. Yüzde cm² başına 800 kıl kökü varken, bedenimizde cm² başına 50 kıl
kökü bulunmaktadır. Yaş ilerledikçe kıl sayısı azalır.
İnsanlar arasında, kılların rengi, yapısı, çapı ve dağılımı farklılıklar gösterir. Bu
özelliklerin bir kısmında ırk ve yaş belirleyici roldedir. Kıllar işlevlerine ve bulundukları
bölgeye göre de değişik çap, şekil, renk ve kıvrılma özelliği gösterir.
Kıllar esnek, olup, deri içindeki kıl kılıfının (folikülünün) ürünüdür. Kıl kılıfları orta
deri (dermis) içerisinde yer alan, üst derinin (epidermis) kanal şeklindeki uzantılarıdır. En
uzun kılıflar, daha alttaki alt deriye (subkutan, hipodermis) kadar uzanan keratinize
iplikçiklerdir.
Kılın tabanındaki tohum (germinal) hücrelerin çoğalmasıyla, kıl kılıfı kanalınca
uzanan kılı oluşturur. Her bir kıl, iki bölümden oluşur; deride yerleşmiş olan kök kısmı ile
deri üzerinde görünen gövde kısmını içermektedir. Kıl üst deriden orta deriye doğru eğik
olarak uzanmıştır. Kılın deri içinde bulunan bölümü yukarıdan aşağıya doğru incelendiğinde
yedi yapısal bölgeye ayrılabilir.
Kıl kanal bölgesi
Üst kısım (İnfundibulum)
Yağ bezi (Sebase bez)
Orta kısım (İstmus)
Tümsek alanı (Bulge)
Alt kısım (İnferior)
Bulbus
1.3.1. Kıl Kanal Bölgesi
Deri yüzeyinden üst deri ve orta derinin birleştiği yere kadar uzanır.
1.3.2. Üst Kısım (İnfundibulum)
Yağ bezi kanalı (sebase kanal) açılma yerinden, kıl kılıfı ağzına kadar olan kısımdır.
Bu bölgede, çok sayıda dendritik (budak) hücre bulunur.
1.3.3 Yağ Bezi (Sebase bez)
Orta deride bulunan, yağ (sebum) salgılayan kese şeklinde yapılardır. Kılıfın üst
kısmında bulunur. El ve ayak tabanı dışında derinin her yerinde bulunmaktadır. Özellikle
kafa derisi, alın, genital alanda yoğundur. Bezlerin kanalı, genelde kıl keseciğine açılsa da,
bazen doğrudan deri yüzeyine de açılabilir. Yağ bezlerinin vücuttaki dağılımı kişiye, yaşa,
cinsiyete, etnik yapıya bağlı olarak çeşitli boyut ve işlevdedir. Genelde boyutu, bağlı olduğu
kıl keseciği ile ilişkilidir. Ergenlik döneminde yağ bezi kılsız alanda da gelişebilir Yağ
bezleri, erkeklik (androjen) hormonlarına çok duyarlıdır ve boyutu ve gelişim oranı bu
hormonlardan etkilenir.
Yağ bezi salgısı bir kısmını kıl kılıfının içine boşaltır. Yağ salgısı kılın kıl kanalı
içindeki hareketini kolaylaştırarak deri yüzeyine ulaşmasını sağlar. Ayrıca kılın yumuşak ve
parlak olmasını sağlar. Yağ bezleri, salgısının diğer bir kısmını, deri yüzeyine salgılayarak
derinin yağlanmasını ve yumuşamasını sağlar.
1.3.4. Orta Kısım (İstmus)
Kıl kasının (Errektör pili ) tutunduğu noktadan yağ bezi kanal girişine kadar uzanan
bölümdür. Çevresini saran küçük sinir lifleri nedeniyle, dokunma duyusuyla yakın
ilişkidedir.
1.3.5. Tümsek Alanı (Bulge)
Kıl kasının tutunduğu ve kıl kılıfı (folikül) kök hücrelerinin yoğun olduğu bölgedir.
1.3.6. Alt Kısım (İnferior)
Kıl kasının tutunduğu yer ile kıl soğanı (bulbusun) tepesine kadar olan bölümü içerir.
Keratinizasyonun (boynuzsulaşma) başladığı yerdir.
1.3.7. Kıl Soğanı (Bulbus)
Kıl kılıfının alt kısmı soğana benzer şekildedir ve bulbus olarak adlandırılır. Bulbus,
kök (matriks) hücreler ve melanositlerden oluşur. Kıl soğancığının altında, küçük yumurta
şeklindeki dermal bir yapı (dermal kıl papillası) kıl soğancığı içine doğru çıkıntı yapmıştır.
Papilla yapısı damar ağı içerir. Damar sisteminin görevleri kılın kanla beslenmesini
sağlamak, oksijen ve hormonal iletimini sağlamak, ayrıca metabolik artık ürünlerin atılımını
sağlamaktır.Papillanın büyüklüğü kıl kılıfının çapıyla ilişkilidir. Kıl soğancığının en geniş
yeri Auber’ in kritik çizgisi olarak adlandırılır. Bu çizginin altında kalan hücrelerin büyüme
oranı % 100’dür. Kök hücreler, kılların iç kök kılıflarının oluşmasını sağlar. Dış kök kılıfı
ise, üst derinin aşağı doğru uzantısı şeklindedir ve kılıfı çevreleyen bağ dokusu tarafından
oluşturulur. Kıl kök hücreleri arasında renk hücreleri (melanositler) bulunur ve bunlar
kılların renklerini veren melanin içerir. Kıl kök hücreleri, yukarı doğru gittikçe, farklı
oranlarda keratinizasyona uğrar.Olgunlaşmış kıl keseleri içten dışa doğru tıpkı, soğan
benzeri iç içe geçmiş çok sayıda silindirik yapı içerir. Bu sistemin merkezine foliküler
dermal papilla yerleşmiştir. Gelişmekte olan kıl kılıfı içten dışa doğru sıralandığında,
medulla iliği, korteks lifleri ve kütikül pulcukları, iç ve dış kök kılıfı ve bağ dokusu kılıfı
içermektedir.
Şekil 1. 1: Kılın yapısı
Kütikül Pulcukları
Korteks liflerinin etrafını saran, oldukça zengin sülfür proteini içeren ve 5–10 kat
hücreden oluşan, sıralanmış kiremit görünümünde olan yapıdır. Kütikül pulcuklarının,
serbest kısımları kılın uç kısmını gösterecek şekilde, birbirleri üstüne sıralanır Kütikül
pulcuklarında pigment yoktur ve saydam özellikte olduğundan ışığı geçirgen özelliktedir.
İç Kök Kılıfı
Kütikül pulcuklarının dışında iç kök kılıfı yer alır. Kıl kök hücrelerinden ortaya
çıkarlar. İç kök kılıfı, kıl kılıfının orta kısmında yağ bezi kanalı düzeyinde sonlanır. İç kök
kılıfı, içten dışa doğru; kılıf kutikülası, Huxley ve Henle tabakalarından oluşur.
İç kök kılıfının en dış kısmı olan Henle tabakası tek hücre kalınlığında olup, ilk
keratinize olan kısımdır. Henle tabakası, altındaki yumuşak tabakaları sıkıca sarar. Henle
tabakasının iç kısmında bulunan Huxley tabakasında ise iki sıra hücre vardır.
İç kök kılıfının en iç kısmında, iç kök kılıfı kütikül pulcukları yer alır. Tek katlı,
yassılaşmış hücrelerden oluşur. Bu üç tabaka melanin içermez. İç kök kılıfının asıl işlevi kılı
şekillendirmektir.
Dış Kök Kılıfı
İç kök kılıfını çevrelemektedir. Dış kök kılıfı içeriği orta deriden kaynaklanır. Dış kök
kılıfı, kıl soğanından (bulbus) kıl kılıfı ağzına kadar uzanır. Bu kılıfın en ince olduğu yer, kıl
soğanı çevresidir; giderek kalınlaşarak kıl kılıfının orta düzeyinde en kalın haline ulaşır. Dış
kök kılıfındaki hücrelerin içi glikojenle doludur. Glikojen varlığına bağlı olarak hücrelerde
küçük boşluklar vardır.
Dış kök kılıfı, kıl kılıfının alt bölümünde iç kök kılıfına sıkıca tutunmuştur. Kıl
kılıfının orta bölümüne kadar boynuzsulaşmış değildir. Bu düzeyden sonra iç kök kılıfı
kaybolur ve dış kök kılıfı boynuzsulaşır. Dış kök kılıfı üst deri ile bitişiktir ve içerdiği kök
hücreleri nedeniyle orta deriyi yeniden yapılandırabilir. Dış kök kılıfının başlıca işlevleri kök
hücre ve enerji (glikojen) depolamaktır. Ayrıca iç kök kılıfı ve kıl gövdesi için destek ve
büyüme sürecinde yol gösterici olduğu düşünülmektedir.
Bağ dokusu kılıfı; kıl kılıfını çevreleyen bağ dokusu kılıfı üç kattan oluşmuştur.
Saydam( Vitröz) zar: Papilla ve dış kök kılıfı ile fibröz kılıf arasında yer alan hücresel
olmayan kısımdır. Kıl kılıfının üst kısımlarında ince, alt kısmında ise kalındır.
Sert (kompakt) lif: Sert liflerden oluşan ve kıl kılıfı çevresinde dolaşımsal dağılım gösteren
orta kat.
Fibröz kılıf : Dış kök kılıfının ve saydam zarların dışındaki, kollajen lifler, birkaç elastik lif
ve fibroblastlardan oluşan bağ dokusu ile çevrili bölgedir.Kıl kılıfı üstderi yüzeyine eğik bir
açıda yerleşmiştir. Bu durum, cildin korunmasını sağlamaktadır. Yağ salgısı, (sebum)
apokrin ter ve cilt döküntüleri için kıl kılıfı, boşaltım sistemi gibi çalışmaktadır.
Kıl Kası (Errektör pili) : Deri üzerindeki kılın açısı, kıl kasının (errektör pili) kasılmasıyla değişir. İstem dışı olarak ani korkuda, soğukta ve kızgınlık durumunda kasılarak tüylerin diken diken olmasına neden olur. Kıl kası kasıldığında kıl kılıfı çevresindeki deriyi çekerek yükseltir, böylece kaz
derisi tablosu ortaya çıkar. Kıl kası kıl kılıfının çıkıntı (bulge) bölgesinden kıl kılıfına tutunur. Ayrıca bu bölgede kök hücreler bulunur. Kıl kılıfının orta bölümü (istmus) ve altındaki bölge, yoğun sinir hücreleri bulunduğundan kıl oldukça duyarlı bir yapıdır.
1.4. Kıl Büyüme Dönemleri
Kıl kılıfının yapısı, kılın büyüme evresine göre farklılık gösterir. Kıl kılıfı döngüsel
olarak büyüme, gerileme ve dinlenme evrelerini geçirir.
Kıl folikülünün ömrü 3 önemli evreye ayrılır.
Büyüme (Anagen) evre
Gerileme (Katagen, regresyon) evre
Dinlenme (Telogen) evre
Büyüme evre süresi vücudun farklı bölgelerinde değişirken, gerileme ve dinlenme
evre süreleri tüm vücutta daha az farklılık gösterir. Erişkin saçlı derisinde, büyüme evresi en
az 3 yıl, gerileme evresi 3 hafta ve dinlenme evresi 3 ay sürer. Herhangi bir zamanda,
saçların % 84’ü büyüme, %2’si gerileme ve % 14’ü dinlenme evresindedir. İnsan hayatı
boyunca her kıl kılıfının 10-20 kez büyüme dönemi geçirdiği tahmin edilmektedir. Büyüme
evreleri süresince sadece kıl kılıfında değil aynı zamanda pek çok dokuda da değişmeler
gözlenir. Damarlarda, kıl renk oluşumunda, sinirsel doku ve kök hücrelerde (matrikste)
yeniden şekillenme olur.
Şekil 1.2: Kıl büyüme dönemleri
1.4.1. Büyüme (Anagen) Evresi
Büyüme evresinin ilk başlama belirtisi, hücre bölünmesindeki artışla başlar. Hücre
bölünmesi sürdükçe, kıl tohum (germinal) hücre yapısı gelişerek orta derinin içine doğru
uzanan bir kanal oluşur. Böylelikle kıl soğanı (bulbus) oluşur. Kıl soğanının yapısı, kıl
kılıfının üçte bir alt kısmını oluşturan en kalın bölgesidir. Büyüme evresinde, olgun kıl
kılıfının kökü alt deride (subkutan dokuda) yer alır. Kök hücreler oldukça üretkendir. Her 24
saatte bir bölünerek kılı oluşturur. Büyüme evresindeki kıl, kıl köküne sıkıca bağlanır ve
ancak kuvvetle çekildiğinde kökünden ayrılır. Kıl bulunduğu bölgeye göre büyüme süresini
tamamlayana kadar hücre bölünmesi sürmektedir. Kıl büyüme evresini tamamladıktan sonra
kıl kılıfında programlanmış hücre ölümü (apoptozise) gerçekleşir. Daha sonra kıl gerileme
(katagen) evresine girer.
1.4.2. Gerileme (Katagen) Evresi
Kıl tüm uzunluğunu kazandıktan sonra, melanin üretiminin bitişi ile birlikte bu evre
başlar. Gerileme evresinde kök hücredeki keratinositlerinin çoğalması bir anda kesintiye
uğrar. Dermal papillanın ucu kısalır ve medulla iliğini şekillendiren kök hücreler kaybolur.
Aslında, alt kısımda halâ büyümekte olan kıl bulunmaktadır. Fakat kıl yapı olarak iliksizdir,
beyaz ya da açık renklidir. Daha sonra papilla yapısı kısalır.
Artık yeni hücre gelişimi olmamasına karşın korteks lif hücreleri kıl soğanından
(bulbus) yukarı doğru ilerlemeye devam ederek boynuzsulaşmış kılı oluşturur. Kıl soğanında
gerileme olur. Bu dönemde kıl, kıl soğanından tamamen ayrılır.
Kıl soğanı yalnızca dış kök kılıfından ibarettir. Bundan sonraki aşama ise, kıl kılıfının
yapılanmasıdır. Gerileme evresindeki kılın tohum hücre(germinal) kesesine bağlandığı yerde
kıl soğanı tekrar yapılanır. Tohum hücre kesesi, kıl soğanını çevreleyen iki ya da üç katlı
tohum hücre gurubudur. Bu hücreler, gelecek kılın tohumlarıdır ve dinlenme evresinin en
önemli bölümüdür.
1.4.3. Dinlenme (Telogen) Evresi
Bu evrede kıl yukarı doğru çıktığından kılın deri içindeki boyutu kısalır. Kıl kılıfının
alt ucu yağ bezinin hemen altındadır. Kıl tohum hücreleri kıl kılıfının tabanında yeni kıl
oluşumuna devam eder. Oluşan yeni kıl eski kılı iterek dökülmesine yardımcı olur. Kimi
zaman yeni oluşan kıl eski kılı itmeden yan tarafından bir yol bularak deri üstüne çıkar. Bu
oluşum yağlı deride daha kolay olabilirken, kuru deride kıl dönmelerine rastlanabilir.
Dinlenme evresinin sonunda kıllar kendiliğinden dökülür.
1.4.3.1. Kalıcı Epilasyonda Kıl Büyüme Döneminin Önemi
Kalıcı epilasyon ancak büyüme evresindeki kıllarda etkili olur. Gerileme ve dinlenme
evresindeki kılların kıl kılıfı yok olmaz. Bu nedenle epilasyon uygulama aralıklarının çok iyi
ayarlanması gerekir.
Genel olarak, yüzdeki tüylerin % 75’i büyüme (anagen) evresinde, % 25’i dinlenme
(telogen) evresindedir. Bundan da anlaşılacağı gibi, yüz tüylerinin epilasyonu için daha geniş
bir zaman seçeneği bulunur. Vücut tüylerinde ise durum tersidir; % 25 büyüme, % 75
dinlenme döneminde olurlar.
Büyüme evre süresi vücutta bölgeden bölgeye değiştiği gibi, kişiden kişiye de değişir.
Bu nedenle epilasyon uygulama aralıklarının kişiye özel ayarlanması gerekir. Aksi takdirde
yapılacak işlemler zaman kaybından ve müşterinin oyalanmasından başka sonuç vermez.
Tablo 1.1: Vücut bölgelerine göre kıl özellikleri
Hangi kalıcı epilasyon yöntemi kullanılırsa kullanılsın, uygulama aralıkları bu
bilgilere göre programlanmalıdır. Çünkü tüyler sadece büyüme evresinde görülebilir ve yok
edilecek durumda olur. Diğer safhalarda bulunan tüyler epilasyondan etkilenmez.
1.5. Kıl Tiplerinin Sınıflandırılması
İnsan vücudundaki kıllar pigment miktarı, şaft çapı, medulla ilik uzunluğu ve kıl
uzunluğuna göre dört gurupta sınıflandırılır.
Lanugo kılı
Ayva (Vellus) tüyü
Yumuşak (İntermediyer) kıl
Sert (Terminal) kıl
1.5.1. Lanugo Kılı.
Doğmamış bebeği tümüyle kaplar ve genellikle doğumdan 4 hafta önce dökülür. Bazı
erken doğan (prematür) bebeklerde bu kıllar görülebilir. Lanugo kılı çok ince, yumuşak,
medulla iliği olmayan ve genellikle renksiz kıllardır.
1.5.2. Ayva (Vellus) Tüyü
Lanugo kılının yerini alan, uzunlukları genellikle 1 cm’yi aşmayan, ince, çok az renkli
ve iliksiz kıllardır. Avuç içi, ayak tabanı, mukoza ve yarı mukozalar dışında tüm vücut
yüzeyinde bulunurlar. Bu kılların kıl kılıfında yağ bezleri bulunmaz. Ayva tüylerinin kök
kısmı uzunluğu 0,5 mm’dir.
1.5.3. Yumuşak (İntermediyer) Kıl
Erkek hormonu (Androjenler) insan kıl gelişiminde temel düzenleyicidir. Koltuk altı,
genital gibi bazı bölgelerdeki ince, yumuşak ayva kılları ergenlik döneminde erkeklik
hormonlarının etkisiyle daha uzun ve renkli sert kıla dönüşebilir. Bunlar ayva tüyü ile sert kıl
arasında olan yumuşak kıllardır. İntermediyer kıllar yaklaşık 1 cm kadardır ve rengi
belirgindir.
1.5.4. Sert (Terminal) Kıl
Medulla iliğine sahip, koyu renkli, daha uzun ve kalın kıldır. Vücudun özel
bölgelerinde, yaşamın özel evrelerinde ayva tüyünün yerini alır. Sert kılların kök kısmının
orta deriye uzantısı ortalama 3,5 mm’dir. Kıllar, vücudun farklı bölgelerinde, uzunluk,
kalınlık ve renk açısından çok değişim gösterirler.
Aslında uzunluk ve kalınlık temeline dayanarak belirli bir kıl sınıflaması yapmak
doğru olmasa bile, vücuttaki gelişim bölgelerine göre bazı temel özelliklere sahiptirler. Buna
göre terminal kıllar 6 guruba ayrılabilir.
Kıllar, vücudun farklı bölgelerinde, uzunluk, kalınlık ve renk açısından çok değişim
gösterirler. Aslında uzunluk ve kalınlık temeline dayanarak belirli bir kıl sınıflaması yapmak
doğru olmasa bile, vücuttaki gelişim bölgelerine göre bazı temel özelliklere sahiptirler. Buna
göre terminal kıllar 6 guruba ayrılabilir.
1.Saç kılı: Genelde 86 cm’ye kadar büyüyebilir daha uzun ölçülere de
rastlanmaktadır. Çapı, yaşamın ilk üç-dört yılı içinde artar, daha sonraki altı yıl boyunca az
artış gösterir. On iki yaşından sonra çap artışı ise enderdir.
2.Kaş ve kirpik kılı: Yaklaşık 1cm kadar büyür, kıvrımlıdır. Çok açık tenli insanlar
dışında, kirpikler, genelde vücudun en koyu kıllarıdır.
3.Gövde kılı :Gerek ayva tüyü, gerekse sert kıl tipinde, uzun yapıdadır. Uzunluk 6
cm’ye kadar ulaşabilir.
4.Sakal ve bıyık kılları: Küt uçludur. Saça göre daha büyük köke sahiptir. Günde
0.27 mm büyür. Eğer kesilmezlerse 30cm uzunluğuna erişebilir.
5.Göbek-kasık(Pubik) kılları: Göbek bölgesinin altında, sağ ve sol kasık arasındaki
bölgede çıkan sert, düzensiz ve asimetrik kıllardır. Düz olabildiği gibi, kıvrımlı ya da spiral
şeklinde bulunabilir. 6 cm’ye kadar uzayabilir. Genelde eksenleri çevresinde kıvrık kalırlar.
Kadında pubik dağılım üçgen, erkekte eşkenar dörtgen şeklindedir.
6.Koltuk altı (Aksillar) kıl: Koltuk altı bölümündeki kıllardır. Uzunluğu çok
değişken olup, 0.1-6cm arasında değişir. Eksenleri üzerinde kıvrımlıdır.
Kılın uzunluk ve şeklindeki farklılıklar kıl kılıfı boyutuyla ilgilidir. Orta deriye daha
fazla sokulan kıl kılıfı, daha uzun kıl oluşturur. Orta deriye daha az sokulan, fakat daha enli
görülen kıl kılıfı ise daha kısa kıl oluşturur.
Kılın uzunluğu, büyüme evresi süresiyle de ilgilidir. Örneğin, saç kılları üç yıl
büyüme evresinde kalır ve çok kısa bir dinlenme evresine sahiptir. Ön kol kıllarında ise kısa
bir büyüme evresi, uzun bir dinlenme evresi bulunmaktadır.
Kıl dağılımındaki anormal gelişimi yorumlayabilmek için, hormon işlevlerini bilmek
gereklidir. Kıl dağılımında kadın ve erkek arasında fark olmamasına karşın, cinsiyete özgü
yapılar, salgı bezlerince üretilen hormonların tip ve miktarıyla ilişkilidir. Hormonlar, vücut
kıl dağılımını, kıl yapı ve şeklini etkilemekte ve değiştirmektedir. Bu açıda kıllar, üç
hormonal tipe ayrılabilmektedir. Hormonal yapı bakımından kıllar üç gruba ayrılır.
Her iki cinste de görülen kıllar.
Ergenlik döneminde oluşan kıllar
Erkeklik hormonların etkisi altında çıkan kıllar.
1.5.4.1. Her İki Cinste Görülen Kıllar
Her iki cinste de görülen kıllardır. Genetik olarak doğumda var olan, büyüme
hormonu üretimindeki değişikliklerden etkilenen, fakat cinsiyet hormonlarına bağımlı
olmayan kıllardır. Bu gurup saç, kaş, kirpik kıllarını; kolların ve bacakların alt
kısımlarındaki, kılları içermektedir.
Ergenlik Döneminde Oluşan Kıllar
Ergenlik döneminde gerek kadın, gerekse erkekte adrenal ve gonadal androjen üretimi
artışından etkilenen kıllardır. Bu grup, üst bacaklar arası, koltuk altı, bacaklar ve alt karın
bölgesi kıllarını içerir.
Erkeklik Hormonlarının Etkisiyle Çıkan Kıllar
Cinsiyet bezlerinden (Gonadlardan) salgılanan androjen miktarından etkilenen
kıllardır. Bu grup sakal, bıyık, burun içi, dış kulak yolu ve vücudun özellikle de sırt kısmının
kıllarıdır. Erkekteki testosteron üretimine bağlı olarak çok daha belirgindir. Kadınlarda ise
bu bölgelerdeki sert kılları, ayva tüylerinden ayırt etmek çok zordur.
1.6. Kıllanmanın Nedenleri
En ilkel toplumlardan en gelişmiş toplumların hepsinde dış görüntü büyük önem taşır.
Bazı toplumlarda çirkin kabul edilen görüntüler bazılarında güzel kabul edilebilir. Gelişmiş
toplumların pek çoğunda ise kadın vücudundaki erkek tipi tüyler çirkin kabul edilir. Kadınlar
bu istenmeyen tüylerden kurtulmak için çok değişik yöntemler ararlar. Kıllanma her yaştaki
kadında rastlanabilen görsel bir sorun olarak düşünülse de ciddi bir hastalığın belirtisi de
olabilir.
Kıllanmanın tedavisinde epilasyon önemli yer tutar. Ancak anormal kıllanma
durumlarında kıllanma nedenleri araştırılmalıdır. Kıllanmanın nedeni tıbbi bir sorundan
kaynaklanıyor ise öncelikle bu sorun tedavi edilmelidir, aksi takdirde yapılan epilasyon
tedavisi başarısız olur.
Kılların büyümesinde kalıtımsal (genetik), hormonal ve metabolik etkenler rol oynar.
Aşırı kıllanma, nedenlerine göre tıpta hirsutizm ve hipertrikozis olarak ikiye ayrılır.
1.6.1. Hirsutizm
Her iki cinste, ön kol, baldır ve bacağın diz altı kısmında hormonlardan bağımsız
gelişen tüyler vardır. Erkek ve kadında farklı kıllanma olmasının sebebi, her iki cinste farklı
hormon salgılanmasının olmasıdır. Erkeklerde az miktarda kadınlık hormonu olan östrojen,
kadınlarda da az miktarda erkeklik hormonları olan androjen ve testosteron bulunur.
Kadınlarda androjen ve testosteron seviyelerinin birinin veya her ikisinin artması kıllanmaya
neden olur. Tıp dilinde bu durum ‘hirsutizm’ yani erkek tipi kıllanma olarak adlandırılır.
Hirsutizm kadınlarda, olmaması gereken bölgelerde kıllanma olması demektir.
Genelde yüzde, şakaklarda, çenede, dudak üstlerinde, meme başı etrafında, iki meme
arasında, göbek çevresinde, kasık ile göbek arasındaki orta kısımda, bacakların iç yanında,
sırtta, kalçalarda ve kasıklarda yoğundur. Kıl kökleri testosterona karşı duyarlıdır. Erkeklik,
hormonları kılların daha koyu ve sert olmasını sağlar. Hirsutizm kadına özgü bir durumdur.
Hirsutizmin toplumda görülme sıklığı coğrafik bölgeye ve ırka göre farklılıklar
göstermekle birlikte bayanların %5-15’inde görülmektedir. Hirsutizm tek başına bir hastalık
değildir. Altta yatan, androjen üretimine neden olan bir hastalığa işaret edebileceği gibi, çoğu
vakada hafif şekilde artmış androjen üretimi ve derinin androjenlere aşırı duyarlı olması
sonucunda ortaya çıkan bir tablodur.
Hirsutizm bazen virilizmin klinik göstergesi olabilir. Virilizm, aşırı androjen
üretiminin en ciddi şekli olup, kadına özgü cinsiyet karakterinin baskılanarak erkek tipi
özelliklerin belirginleşmesidir. Virilizm sorununda, ciddi hirsutizm, saç çizgisinin erkek tipi
olması, kas kitlesinin artması, ses kalınlaşması meydana gelir.
1.6.1.1. Hirsutizmde Tanı
Hastanın yaşı, bu şikayetin ne zaman başladığı, birdenbire başlayıp başlamadığı, kıl
dağılımı, ilaç kullanıp kullanılmadığı, deri ve saç yağlanması, akne, adet düzensizliği, saç
dökülmesi, seste kalınlaşma, erken ergenlik, şişmanlık ve şeker hastalığının olup olmadığı
aşırı kıllanmanın tanısında göz önünde bulundurulur.
1.6.1.2. Hirsutizm Tipleri
Hirsutizm, esas olarak üç ana gurupta toplanabilmektedir:
İdyopatik hirsutizm: Yol açıcı hiçbir etkenin bulunamadığı olgular bu terimle
adlandırılmaktadır. Dolaşımda normal düzeylerinde bulunan androjen
hormonlara karşı kıl köklerinin duyarlılık artışı söz konusudur. İdyopatik
hirsutizm olgularının çoğunda ailesel eğilim, ırksal etkenler ön plana
geçmektedir. Akdeniz ırklarında hirsutizm eğilimi göz önüne alındığında,
ülkemizde kozmetik nedenlerle başvuran olgularda tedaviye geçmeden önce
ayrıntılı inceleme ırksal etkeni ortaya koyma açısından önem taşımaktadır.
Gerçek hirsutizm: Androjen hormonunun artması sonucu oluşur. Hirsutizm
gelişimini en çok etkileyen hastalıklar böbrek üstü bezi (adrenal) ve
yumurtalıklardan (overler) aşırı androjen üretiminden kaynaklanan
bozukluklardır. Erkek tipi kıllanmaya (Hirsutizm) neden olan hastalık ve
durumlar şunlardır:
Böbrek üstü bezi hastalıkları: Androjenler böbrek üstü bezlerinde üretilir.
Böbrek üstü bezlerinin büyümesi fazla androjen üretilmesine ve aşırı kıllanmaya
neden olur.
Polikistik over hastalığı: Beyindeki hipofiz bezi yeterli miktarda FSH ve LH
hormonu salgılamadığında yumurtlama gerçekleşmez. Yumurtalıklar büyür ve
yumurtalıklarda çok sayıda milimetrik boyutta kistler oluşur. Bu durumda
yumurtalıklardan fazla miktarda erkeklik hormonu (androjen) salgısı olur.
Artmış erkeklik hormonu düzeyleri de aşırı kıllanmaya neden olur
Tiroid hastalıkları: Troid hormonunun yetersizliğinde cinsiyet hormonunu
bağlayan globulin düzeyi azalır ve erkeklik hormonu testosteron düzeyi artar. Bu
durumda kıllanma oluşur.
Menopoz: Bu dönemde yumurtalıklardan kadınlık hormonu (östrojen) sentezi
azaldığı halde erkeklik hormonu (androjen) sentezi devam eder. Buna bağlı
olarak özellikle yüzde dikkati çeken düşük seviyede kıllanma görülür.
İatrojenik hirsutizm (İlaçlara bağlı): Anormal kıl gelişimine yol açan ilaçlar,
hormonal dengeyi etkiler. Bu ilaçların bir kısmı androjenik özelliklere sahiptir.
Bu durum erkeğe özgü kıl dağılım alanlarıyla sınırlıdır. Kıl oluşumu sert
yapıdadır. İlaçlar, cinsiyet hormonlarını bağlayan globulinden ayırarak, serbest
testosteron düzeyini artırır.
1.6.2. Hipertrikoz
Kişinin yaş, cinsiyet ve ırk özellikleri göz önüne alındığında normal sınırların üstünde
olan kıllanma artışına hipertrikoz denir. Hipertrikozda kıllanma, erkeğe özgü kıl dağılımı
bölgeleriyle sınırlı değildir. Bütün vücut yüzeyini örten sert (terminal) kıllarda uzama, ayva
(vellus) tüylerde aşırı sertleşme ve büyüme söz konusudur. Hipertrikoz dış görünüşü
olumsuz etkilediği için ruhsal sorunlara neden olabilmektedir.
1.7. Kıllanmayı Etkileyen Diğer Nedenler
1.7.1. Irksal Nedenler
Dünya üzerindeki her milletin kıllanma derecesi birbirinden farklıdır. Kılların bir
görevi de güneş ışınlarının verdiği zararı azaltmaktır. Bu nedenle Ortadoğu ve Akdeniz’ de
yaşayan kadın ve erkekler Kuzey Avrupa’da yaşayanlara göre daha tüylüdür. Bazı ırklarda,
androjenlere karşı üst deri duyarlılığı farklılık gösterir. Bunun en güzel örneğini Japon
kadınları oluşturmaktadır. Bu ırkta akne ve hirsutizm ender görülmektedir.
1.7.2. Kalıtım
Ailesinde tüylü kişiler bulunan gençler daha fazla kıllıdır. Bu tip kişilerde hormonel
bir dengesizlik yoktur. Özellikle Orta Doğu bölgesinde yaşayan halkta bu duruma
rastlanmaktadır.
1.7.3. İklim
Deri, çevre ısısına diğer organlardan daha fazla duyarlılık göstermektedir. Bu nedenle,
yaz aylarında kıl büyümesi daha hızlı olmaktadır.
1.8. Tüylenmenin Kişiye Ruhsal Etkisi
Vücutta istenmeyen bölgelerde çıkan kıl ve tüyler erkek veya kadın tüm bireyleri
rahatsız etmekte hatta ciddi ruhsal sorunlara bile neden olabilmektedir. Bayanlarda erkek tipi
kıllanma sorunu, utanma ve sıkılganlık duygularına neden olmakta, bunun sonucunda da
kişiler, ikili ilişkilerden çekinir ve sosyal ortamlardan kaçınır duruma gelebilmektedir.
Kıllanma sorunu olan kişiler için epilasyon çok önemli bir tedavi şeklidir.
1.9. Tüylerin Geçici Yöntemlerle Ciltten Uzaklaştırılmasının Etkileri
İstenmeyen tüylerden kurtulmak için uygulanan ağda, tıraşlama, çekme, tüy dökücü
krem gibi yöntemler kişiye sadece geçici rahatlık verip, kesin çözüm olamamaktadır. Bu
yöntemlerin sık aralarla uygulanması ve zaman alması gibi güçlüklerin yanı sıra derinin
kesilerek yaralanması, kıl köklerinin iltihaplanması, deride tahriş, kılları sertleştirme ve
çoğaltma şeklinde olumsuzlukları da vardır. Kişisel bakımın ilk koşulu olan vücut tüylerinin
temizliği, yoğun çalışma hayatı içinde bulunan bayanları zorlamakta ve kalıcı çözüm
arayışına yöneltmektedir.
1.10. Epilasyon Yöntemleri
İstenmeyen tüyler konusunda kalıcı epilasyon ilk olarak 1875 yılında göz doktoru Dr.
Charles E. Michael tarafından deri içinde (batık) büyüyen kirpikleri temizlemek için
kullanılmıştır. Bunun için ince bir tel ile kirpik köklerine elektrik akımı vererek tedavi
etmeye çalışmıştır. Bu uygulama sonucunda kirpiklerin tekrar çıkmadığı görülmüş ve bu
metodun istenmeyen tüylerin yok edilmesi için önemli olabileceği öne sürülmüştür.
Epilasyon yöntemleri teknolojik gelişmeler sayesinde yerini, uygulaması kolay ve
sağlık açısından güvenli yöntemlere bırakmıştır. Geçmişten günümüze kadar kullanılan
epilasyon yöntemleri aşağıda sıralanmıştır.
Işıklı epilasyon (Lazer ve foto epilasyon)
Cımbızlı epilasyon
Jelli epilasyon
Ampullü epilasyon
İğneli epilasyon (Elektro epilasyon )
Yukarıda sıraladığımız epilasyon yöntemlerinden cımbızlı epilasyon tekniği artık
günümüzde kullanılmamaktadır. Diğer yöntemlerin ise birbirlerine göre olumlu ve olumsuz
yönleri vardır. Kullanılan epilasyon yönteminin her kişide başarılı sonuç vereceği
düşünülemez. Epilasyon yaptıracak kişinin yaşadığı bölgeye göre epilasyon olanakları,
maddi imkânları, genel sağlık durumu, kıl yapısı ve rengi, hassasiyeti gibi nedenler epilasyon
yöntemi seçimini etkilemektedir.
İğneli epilasyonu tercih etmeyenler için tasarlanmış, elektrikli cımbız cihazıdır. Bu
cihaz cımbızda yüksek frekans dalgaları oluşturarak, dalgaların kıl üzerinden kıl köküne
iletilmesini sağlar. Bu yöntemde elektrik iletkenliğini sağlamak amacıyla epilasyon
uygulanacak bölgeye jel sürülür ve elektrik yüklü cımbız ile bir tek kıl tutulur. Elektriğin kıl
kökünü etkileyerek kıl kökünü yakması beklenir. Kılın sertlik derecesine göre etki süresi
değişebilir. Kıl cımbızla çok hafif çekilerek kılın çıkması beklenir. Bu teknikte acı duyulmaz
ancak, istenilen sonucu vermediğinden günümüzde kullanılmamaktadır.
1.10.1. Jelli Epilasyon
1.10.1.1. Tanımı
Elektrik akımı kullanarak kıl köküne özel jel iletilerek kılların yok edilmesine jelli
epilasyon denir.
1.10.1.2. Jelli Epilasyonda Kullanılan Akım Türü ve Etkisi
Jelli epilasyonda yüksek frekans akım ileten problarla jel kıl köklerine yedirilir. Bu
yöntemde yüksek frekans akım jeli kıl köklerine iletmek amacıyla kullanılır. Akım şiddeti
kılın yapısına göre değil müşterinin akımı hissettiği düzeye göre ayarlanır. Akım daha düşük
seviyelerde kullanıldığı için uygulanan akımın kıl kökünde tahrip oluşturma etkisi yoktur.
Bu nedenle epilasyon uygulanan kişi elektrik akımıyla ilgili acı duymaz. Diğer ağrılı
epilasyon yöntemlerine dayanamayan kişiler bu yöntemi tercih ederler.
1.10.1.3. Kullanılan Jelin Etkisi
Jelli epilasyonda kullanılan jel etkisi farklı markalarda değişiklik gösterir. Buna göre
kullanılan jel kıl kılıfını doldurarak yeni kıl oluşumunu yavaşlatır ya da kıl kılıfını her
uygulamada biraz daha daraltarak tıkanmasını sağlar. Jelli epilasyon sert kılları tamamen yok
edici etkiye sahip değildir. Düzenli uygulandığında kılların yapısında incelme gözlenmiştir.
Epilasyon jelinin kıl yapısına göre çeşitleri yoktur. Hassas ciltler epilasyon jeline karşı
alerjik tepki gösterebilir.
Her epilasyon yönteminde olduğu gibi bu yöntemde de istenilen sonuç kişinin kıl
yapısı ve hormonal yapısına göre değişiklik gösterir. Jelli epilasyon kısa sürede kalıcı
sonuçlar vermediği için günümüzde yaygın olarak kullanılmamaktadır.
1.10.1.4. Jelli Epilasyonda Cilt Temizliğinin Önemi
Jelli epilasyonda öncelikle müşterinin epilasyon uygulanacak bölgesinin cilt temizliği
kontrol edilmelidir. Jelin kıl köklerine tam olarak iletilebilmesi için cilt üzerinde gözenekleri
tıkayan kir, makyaj, bakım kremi gibi maddeler uygun temizleyici kozmetiklerle veya ılık
sabunlu su ile temizlenmelidir. Cilt temizlendikten sonra ciltteki mikroorganizmaları etkisiz
hale getirmek amacıyla bölge antiseptik sıvı ile silinmelidir. Cilt yüzeyindeki
mikroorganizmalar jel ile karışarak ciltte enfeksiyona neden olabilir.
1.10.1.5. Jelli Epilasyon Uygulama Yöntemi
Epilasyon uygulamalarından önce ortam hijyeni ve araç gereç sterilizasyonu tam
olarak yapılmalıdır. Epilasyon uzmanı da kişisel hijyenini yaptıktan sonra uygulamaya
başlamalıdır. Cilt temizliğinden sonra kıl köklerini zayıflatıcı jel, cilde yeterli miktarda
dağıtıldıktan sonra yüksek frekans akım ileten probu cilt üzerinde dairesel hareketlerle yavaş
gezdirerek kıl köklerine yedirilir. Akım ayarı uygulamaya başladıktan sonra yapılır. Elektrik
akımı yavaş yavaş artırılarak müşterinin hissettiği noktada bırakılır. Uygulama, jel cilde
tamamen yedirilene kadar sürdürülür. Jelli epilasyon uygulamasında çalışılan bölgeyi ayrıca
aydınlatmaya gerek yoktur. Ancak salon aydınlatması yeterli olmalıdır. Geniş vücut
bölgelerinde uygulama küçük bölümler halinde yapılmalıdır. Çünkü jel geniş
alanayayıldığında havanın etkisiyle kuruyarak topaklanacaktır. Bu durumda kıl köklerine
yeterli jel gitmeyecektir. Jel kıl köklerine iletildikten sonra kıllar ağda ile alınır.
Ağda Uygulama
Kılların ağda ile alınması jel uygulamadan bir gün sonra alınırsa uygulama daha etkili
olur. Bunun için şekersiz sir ağdalar tercih edilir. Sir ağdalar sıcak uygulandığı için ısısına
dikkat edilmelidir. Konserve ve kalıp ağda ile kıllar alınacak ise ağda cilde geniş bir şekilde
sürülmemelidir. Geniş sürüldüğünde ağda ciltten zor çekilir ve ciltte tahrişe neden olur.
Ağdanın ciltten kolay çekilebilmesi için şerit şeklinde sürülmelidir. Bir sonraki uygulama
kıllar çıkmaya başlar başlamaz tekrarlanmalıdır.
Jelli Epilasyon Cihazının Kullanımı
Jelli epilasyon uygulamasına başlamadan önce cihazın jel probu cihaza takılır. Bazı
marka epilasyon cihazlarında elektrik akımının jel probuna gelmesini sağlayan pedal
bulunur. Epilasyon jelinin kıl köklerine iletilmesi sırasında ayak pedalına sürekli basılır.
Jelli epilasyon cihazında bulunan tuşlar:
Açma kapama tuşu: Cihazın açılıp kapatılmasında kullanılır.
Akım şiddeti ayarlama düğmesi: Elektrik akım düzeyini düşüren veya artıran
düğmedir.
Zaman Göstergesi: Uygulama süresini gösterir. Zaman göstergesine bağlı
olarak çalışan zamanı başlatma, zamanı sıfırlama ve zamanı durdurma düğmeleri
bulunur.
1.11. Epilasyon Uygulama Odası
1.11.1. Bakım Odasının Fiziki Ortamı
Rahat bir salon ortamı insan vücudunun kabul edebileceği belirli çevresel koşulları
sağlayacaktır. Sıcak ve soğuk, duman, aydınlatma ve nemlilik gibi aşırı dış çevre koşulları
vücutta huzursuzluğa yol açacak ve vücut verimliliğini, asabi durumunu, kişilik ve davranışı
da etkileyecektir.
1.11.2. Isı
Çalışma süresince enerji harcayan salon çalışanları 13-17 ºC’lik bir ortam sıcaklığına
ihtiyaç duyar. Epilasyon uygulanan kişi hareketsiz olduğundan ortam ısısına karşı daha
duyarlıdır ve 20-23º C bir ortam sıcaklığına ihtiyaç duyar. Salonda müşteri memnuniyetinin
sağlanması için yeterli ısı olmalıdır. Çalışanlar vücudun aşırı ısınmasına karşı hafif elbiseler
giymelidir.
1.11.3. Işık
Bir salonun içi gün ışığı ya da yapay ışıklandırma ile aydınlatılır. Salona pencereler
veya aydınlatma boşluğu yoluyla giren güneş ışığı, güçlü bir ışık enerjisi kaynağıdır. Güneş
doğudan doğar ve günün büyük kısmında güneyde bulunur. Pencereleri güney yönünde olan
odalar aydınlık olur. Gün ışığı yerine veya destekleme amacıyla elektrikli aydınlatma
kullanılır. Aydınlatmada kullanılan lambalar iki çeşittir. Birincisi yüksek dirençli, çok ince
bir tungsten tel flamenti içeren ampullerdir. Flament lambalar parlak ve yoğun ışık verir.
İkincisi floresan lambalardır. Bunlar iç kısmı floresan bir tozla kaplanmış cam tüplerdir.
Elektrik akımı tüpü dolduran civa buharı tarafından iletilen elektronlar halinde tüpten geçer.
Görülemeyen ultraviole ışınları floresan tozla temas ettiğinde beyaz görülebilen bir ışık
oluşur. Elektrik enerjisinin çoğu ışığa dönüşür. Floresan lambalar flamentli lambalara göre
uzun ömürlüdür ve iki kat fazla ışık verir.
Epilasyon odasının ışığı gözleri rahatsız etmeyecek düzeyde olmalıdır. Bu nedenle
beyaz ışık tercih edilmelidir. Parlayan veya loş olan ışık kazalara yol açar. Göz kamaştıran
yoğun parlak bir salon aydınlatması ışık kamaşması yolu ile insanlara huzursuzluk verebilir.
Bir salonda ışık kamaşmasının iki nedeni vardır.
Birincisi gölgelenmemiş ışık kaynaklarıdır. Süzülmüş aydınlatma sağlamak için lamba
kaynağını tamamen çevreleyen veya kısmen saran süzücü gölgelikler yer almalıdır. İkinci
neden, pürüzsüz ve yüksek yansıma yapan parlak yüzeylerdir. Aynalar, camlar, cilalı
boyanmış duvarlar, tavanlar, cilalanmış krom mobilya ve tertibatlar salon içinde çok fazla
kullanılmamalıdır.
1.11.4. Ses
Salondaki gürültü çalışanların iş verimliliğini düşürür. Ruhsal yönden rahatlamak
isteyen müşterileri de huzursuz eder. Gürültü salon içinden veya dışından kaynaklanabilir.
Dıştan gelen gürültü gerekli ses yalıtımı yaptırılarak engellenmelidir. Salon içinde de yüksek
sesle konuşma, yüksek sesle müzik dinletisi gibi gürültü oluşturacak etkenlere dikkat
edilmelidir.
1.11.5. Ortam Tasarımı
Salon içinde kullanılan eşyalar çok dikkatli seçilmelidir. Kullanılan eşya rengi ve şekli
bakımından göze hoş görünmelidir. Eşya salon içine uyumlu ve işlevsel olmalıdır. Salon
içinde gereksiz süslemeler kullanılmamalıdır. Aşırı kalabalık ve sıkışıklık salon içinde
hareketi zorlaştırır ve kazalara yol açar.
1.11.6. Hijyen
Güzellik salonu içinde yapılan uygulamalarda enfeksiyon riski olduğundan salon
içinde kullanılan araçların sterilizasyonu ve tüm yüzeylerin dezenfeksiyonu düzenli olarak
yapılmalıdır. Bakteriler, mantarlar farklı salon yüzeylerindeki tozlarda bulunan canlı
mikroorganizmalardır. Salon yüzeylerini temizleme veya tozları uzaklaştırma işlemi farklı
temizlik malzemelerinin kullanılmasını gerektirir. Salonda zemin, duvar, kapı, pencere,
mobilya yüzeyleri dezenfekte özelliği olan deterjanlar kullanılarak temizlenmelidir.(bk.. ‘Ön
Hazırlık’ Modülü.)
1.11.7. Bakım Yatağı
Bakım uygulamalarının yapıldığı ve müşterinin cildinin temas ettiği bakım yatağı ve
kullanılan yastık, çarşaf, havlu gibi malzemelerin steril olması gerekir. Bunun için tek
kullanımlık çarşaf, örtü tercih edilmelidir. Çok kullanımlı malzemeler kullanılması
gerektiğinde ise çamaşır suyunda bekletilmeli ve kaynatılarak yıkanmalıdır.
UYGULAMA FAALİYETİ
Jelli Epilasyon Uygulama
Uygulama yapılacak bölgeye yeterli miktarda jel sürünüz.
Jeli uygulama başlığı ile dağıtınız.
Cihazın akım ayarını yapınız.
Uygulama başlığını cilt üzerinde yavaş yavaş gezdirerek jeli kıl köklerine yediriniz.
İşlemi cilt üzerinde jel kalmayana kadar sürdürünüz.
Cilt üzerinde kalan jel artıklarını nemli bir pamukla hafifçe temizleyiniz.
Ağda ısıtıcısını açınız.
Ağdanın uygun kıvama gelmesini bekleyiniz.
Bölgeye göre ağda çubuğuna yeterli miktarda ağda alınız.
Ağdayı kıl uzama yönünde sürünüz.
AĞDA ISISINA DİKKAT EDİNİZ.
Sol elin parmaklarıyla ağda çevresindeki cildi destekleyecek şekilde tutunuz.
Sağ el ile ağdanın ucunu hafifçe kaldırıp sıkıca tutunuz.
Ağdayı kıl çıkışının ters yönünde hızla çekiniz.
Kılların tamamını ağda ile temizleyiniz.
AYNI BÖLGEYE İKİ DEFADAN FAZLA AĞDA UYGULAMASI
CİLDİ TAHRİŞ EDER.
Ağda yapılmış bölgeyi antiseptik temizleyici losyon ile siliniz.
Epilasyon Sonrası
Müşterinin üzerindeki örtüyü alınız.
Müşterinin bakım yatağından kalkmasına yardım ediniz.
Müşteriyi dikkat etmesi gereken konularda uyarınız.
MÜŞTERİYİ ÇIKAN KILLARIN BAŞKA YÖNTEMLERLE
ALINMAMASI KONUSUNDA UYARINIZ.
Bir sonraki uygulama için bilgi veriniz.
Epilasyon cihazını kapatınız.
Epilasyon uygulama başlığını temizleyiniz.
Uygulama başlıklarını sterilize ediniz.
2.
AMPULLÜ EPİLASYON
2.1.
Tanımı
Kıl köklerini zayıflatıcı sıvının elektrik akımı ile kıl köklerine iletilmesine ampullü
epilasyon denir. Bu sıvı ampul tipi şişeler içinde bulunduğundan bu isimle
nitelendirilmiştir.
Kıl kökünü yok etmeye yönelik yapılan araştırmalar sonucu elde edilen bileşim,
çoğunlukla bitki özlerinden ve deniz yosunlarından üretilmiştir. Bu sıvının kıl köklerini
zayıflatıcı etkisi vardır. Bu nedenle ampullü epilasyon yüz ve vücuttaki çok kalın olmayan
kıllara uygulanır.
2.2.
Ampullü Epilasyon Uygulama
Uygulama epilasyon yapılacak bölgedeki kılların ağda ile kökünden alınmasından
sonra yapılır. Çünkü solüsyon boşalan kıl kanalını doldurarak yeni kıl oluşumunu yavaşlatır.
Kıl kökünde ciddi bir tahribat oluşmadığı için genellikle kılın kalıcı olarak yok olması uzun
zaman alır.
Ağda işleminde tam olarak alınmayan kıl kökleri ampulden etkilenmez. Bu nedenle
başarılı bir ağda uygulaması gerekmektedir. Ağda uygulaması jelli epilasyon konusunda
verildiği şekilde yapılır. Ampullü epilasyon yönteminde kılların alınması için istenilen sir
ağda yöntemi kullanılabilir. Burada önemli olan ciltte hasar oluşturmadan ağda uygulaması
yapmaktır.
Bölge antiseptik sıvı ile temizlendikten sonra ampul damlacıklar hâlinde cilde
dökülür. Daha sonra cihazın özel başlığı ile dairesel
hareketlerle ampul sıvısı kıl köklerine
nüfuz ettirilir. Uygulama başlangıcında elektrik akımı en düşük seviyede tutulur.
Uygulama
sırasında yavaş yavaş artırılarak müşterinin akımı hissettiği anda bırakılır. Ampullü
epilasyonda kullanılan cihazın markasına göre galvanik ve faradik akım ileten cihazlar
vardır. Bu yöntemde de akım ampulün kıl köklerine iletilmesi amacıyla kullanılır.
Epilasyon yapılan bölge işlem bitiminden sonra hiçbir madde ile temizlenmemeli ve
en az 3 saat boyunca su temas etmemeli, cilt bakım ürünleri kullanılmamalıdır. Ampullü
epilasyon yöntemi ağrısız ve uygulaması kolay bir yöntemdir.
Ampullü epilasyonun etkinliği
açısından kıl köklerine solüsyon epilasyon sonrası 3 gün boyunca sabah
ve akşam
sürülmelidir. Bir sonraki uygulama kılların ağda ile alınabilecek duruma
geldiğinde yapılır.
Epilasyon tedavisi süresince kıllar geçici
yöntemlerle alınmamalıdır. Aksi takdirde kıl
kökleri yeniden güçlenir.
2.3.
Ampullü Epilasyonda Kullanılan
Akım Türleri
2.3.1.
Galvanik Akım
Düşük voltajlı, (10-36V) güvenli hâle dönüştürülmüş sürekli ve direk akımdır.
Galvanik akım vücuda uygulandığında kimyasal etkilere neden olur. Galvanik akım
uygulamasında bir artı (+) bir (−) kutup kullanılır.
2.3.2.
Faradik Akım
Faradik akım kimyasal etkisi olmadan mekanik tepki elde edebilen 50 Hz dolayında
düşük frekanslı değişken ve kesintili bir akımdır. Faradik akım kan ve lenf dolaşımını
hızlandırır sinirleri uyarır, kaslarda hareketlenme sağlar. Ampullü epilasyonda bölgeye
sürülen ampul sıvısının kıl soğancığına ulaşmasını sağlar.
Faradik ve galvanik akım uygulamalarında dikkat edilecek
hususlar şunlardır:
Deri hasarsız, kesiksiz ve aşınmamış olmalıdır.
Tedavi öncesi müşterinin üzerinde
bulunan metal takılar çıkarılmalıdır.
Müşterinin altın kaplama dişi varsa uygulanmamalıdır.
Ciltte çatlak, kılcal damar ve
sivilceler varsa uygulama yapılmamalıdır.
Hamile kişilere uygulanmamalıdır.
2.4.
Ampullü Epilasyon Cihazı
Ampul sıvısını kıl köklerine iletmek amacıyla gerekli olan elektrik akımını üreten
cihazdır. Cihaz üzerinde açma kapama düğmesi, elektrik akımını yükseltmek veya düşürmek
amacıyla akım ayar düğmesi, başlık (prob) kablosunun takıldığı elektrik çıkışı bulunur.
Şekil
2.1: Ampullü epilasyon uygulama başlıkları
Uygulama başlığı yüz ve vücut bölgesi için iki çeşittir. Yüz için olan başlığın ucu dar,
vücut için olanın ucu geniştir. Başlık cihaza sabit değildir. Bu özelliği sterilizasyonda
kolaylık sağlar. Uzun kabloları sayesinde istenilen bölgeye rahatlıkla ulaşır.
Epilasyon cihazında en fazla karşılaşılan sorun elektrik temasının kesilmesidir.
Epilasyon uzmanı böyle durumlarda cihazın arkasındaki prize takılan kablosunda ve
uygulama başlık kablosunda bir gevşeme olup olmadığını kontrol etmelidir. Eğer bu şekilde
sorun giderilmez ise cihaz teknik servise
gösterilmelidir.
UYGULAMA
FAALİYETİ
Ortam
Hazırlığı
Uygulama başlığının kablosunu cihaza
takınız.
Ampullü epilasyon
cihazının fişini prize takınız.
Cihazı açınız.
Bakım yatağına yeni çarşaf seriniz.
Uygulama bölgesini
aydınlatınız.
Ağda ısıtıcısını açınız.
Ağdanın uygun kıvama gelmesini
bekleyiniz.
Ellerinizi
antiseptik sabunla yıkayınız.
Müşteri
Hazırlama
Uygulama yapılacak bölgeye göre
müşterinin giysisini çıkarmasını söyleyiniz.
Müşteriyi bakım yatağına alınız.
Uygulama yapılacak bölge açıkta kalacak şekilde müşterinin üzerini
örtünüz.
Uygulama yapılacak bölgenin cilt
temizliğini kontrol ediniz.
Uygulama yapılacak ciltte
gözenekleri tıkayıcı maddeler var ise
cilt yapısına
uygun temizleme kozmetiği ile cildi
temizleyiniz.
KULLANILAN
TEMİZLEYİCİ
KOZMETİĞİN CİLTTE
KALINTI
BIRAKMAMASINA
DİKKAT EDİNİZ.
Antiseptik sıvıyı pamuğa yeterli miktarda
dökerek uygulama yapılacak bölgeyi
siliniz.
Ağda Uygulama
Ağdayı kıl uzama yönünde
sürünüz.
Resim
2.1: Ağda uygulaması
AĞDA
ISISINA DİKKAT EDİNİZ.
Ağdayı cilde sürdükten
sonra üzerine ağda kâğıdı yerleştiriniz.
Sol elin parmaklarıyla ağda çevresindeki
cildi destekleyecek şekilde tutunuz.
Resim
2.2: Ağda kağıdı
uygulaması
Sağ el ile kâğıdın alt ucundan
tutarak kıl çıkışının ters yönünde hızla çekiniz.
Resim
2.3: Ağda kağıdının
çekilmesi
Kılların tamamını ağda ile temizleyiniz.
AYNI
BÖLGEYE İKİ DEFADAN
FAZLA AĞDA UYGULAMASI
CİLDİ
TAHRİŞ EDER.
Ağda yapılmış bölgeyi antiseptik
temizleyici losyon ile tekrar siliniz.
Ampullü Epilasyon
Uygulama
Uygulama yapılacak bölgeye ampul
sıvısını damlacıklar şeklinde dökünüz.
Resim
2.3: Ampul uygulaması
SOLÜSYONUN
ÇOK FAZLA DÖKÜLEREK CİLT ÜZERİNDEN
AKMAMASINA
DİKKAT EDİLMELİDİR.
Ampul sıvısını uygulama başlığı ile cilt üzerine dağıtınız.
Uygulama başlığını cilt üzerinde yavaş ve dairesel
hareketlerle gezdirerek ampul
sıvısını kıl köklerine nüfuz ettiriniz.
Akımı yavaş yavaş artırarak müşteriye uygun
seviyeye getiriniz.
İşlemi cilt üzerinde
ampul sıvısı kalmayana kadar
sürdürünüz.
Epilasyon Sonrası
Müşterinin üzerindeki
örtüyü alınız.
Müşterinin bakım yatağından kalkmasına yardım ediniz.
Müşteriyi dikkat etmesi
gereken konularda uyarınız.
MÜŞTERİYİ
ÇIKAN KILLARIN BAŞKA
YÖNTEMLERLE
ALINMAMASI
KONUSUNDA UYARINIZ.
Müşteriye evde ampulü
nasıl kullanacağını anlatınız.
Bir sonraki uygulama
için bilgi veriniz.
Epilasyon cihazını kapatınız.
Epilasyon uygulama
başlıklarını alkollü pamuklarla
temizleyiniz.
Uygulama başlıklarını sterilize ediniz.
3. İĞNELİ
EPİLASYON (ELEKTRO EPİLASYON)
3.1.
Tanımı
Kıl kökünün elektrik akımı verilmiş bir iğne ile, kalıcı olarak yok edilmesine iğneli
epilasyon denir.
Araştırmalar iğneli epilasyonun istenmeyen kılların kalıcı olarak yok edilmesinde hâlâ
en etkin yöntem olduğunu ortaya koymuştur.
3.2.
İğneli Epilasyon Yöntemler
Üç çeşit iğneli epilasyon yöntemi vardır. Bunlar elektroliz, termoliz ve karma (blend)
yöntemlerdir.
3.2.1.
Elektroliz Yöntem
Elektroliz yöntemde kullanılan elektrik akımı galvanik akımdır. Galvanik akım kıl
kılıfında (folikülünde) kimyasal değişiklik oluşturan elektrokimyasal bir yöntemdir.
Bu yöntemde kesintisiz (direkt) zayıf bir elektrik akımı kullanılır. Akım yönü negatif
kutuptan, pozitif kutba doğrudur.
Hastanın elinde tuttuğu metal çubuk, pozitif elektrik (katot) yüklüdür. Epilasyon
iğnesi ise negatif (anot) elektrik yüklüdür ve kıl kılıfının içine uygulanır. Akım negatiften
pozitif yöne doğru gerçekleşirken, iğne çevresi dokuda kimyasal bir tepkime sonucu sodyum
hidroksit oluşturur ve bu madde kıl kılıfında yıkıma neden olur.
Oluşan sodyum hidroksidin miktarı; akımın şiddeti, kıl köküne verilen akım süresi ve
cildin nem düzeyine bağlıdır. Devamlı akım, iğnenin etrafında su bakımından zengin olan
hücrelerde kimyasal değişiklikler oluşturur. Kıl kökü gelişme (anagen)
evresinde orta derinin
(dermisin) dibinde bulunur ve bu kısım nemlidir. Dinlenen
kıl kılıfı ise nemsizdir. Bu
nedenle elektroliz yöntemi gelişme evresindeki kılları daha iyi tahrip
eder. Kıl kılıfının üst
kısımlarında daha az su ve tuz bulunması nedeniyle zarar görmez. Kıl kökündeki tepkime,
iğne kıl kılıfından çıktıktan sonra da devam eder. Çünkü hidroksil iyonları sıvı bir ortamda
yayılacağından, iğnenin temas ettiği alanın dışına da yayılır. Bu nedenle kıvrımlı kıl
köklerinde de etkilidir.
Elektroliz akım şiddeti müşterinin ağrı eşiğine göre ayarlanması gerekir. Kıl kökünde
tahrip oluşabilmesi için 30 saniye ile 1 dakika veya daha fazla süreye
ihtiyaç vardır. Bu
yöntemde ağrı az duyulur. Ciltte iz oluşturma riski azdır, başarı oranı yüksektir. Ancak
uygulaması çok uzun sürdüğü için yerini termoliz veya karma yönteme bırakmıştır.
3.2.2.
Termoliz Yöntem
Bu yöntemde yüksek frekans akım kullanılır. Epilasyon iğnesine gönderilen bu
akım
iğneyi ısıtmadığı hâlde yüksek frekanslı elektromanyetik alan su moleküllerinin titreşimine
neden olarak ısı ortaya çıkarır. Oluşan ısı kıl kökünü tahrip eder. Su içeriği açısından daha
zengin olan kıl kılıfının (folikül) alt kısmında daha fazla ısı oluşur. İzolasyonlu iğneler
kullanıldığında ısı ilk olarak iğne ucunda oluşacağından (noktasal etki) hasarlaşma doğrudan
kıl kılıfının alt kısmını hedef alır. Kıl bir cımbızla çekildiğinde kolaylıkla uzaklaştırılabilir.
Bu yöntemde epilasyon iğnesi elektrot gibi işlev gösterir. Bundan
dolayı topraklama
elektroduna gereksinim ortadan kalkar.
Termoliz düşük veya yüksek şiddette uygulanabilir. Düşük şiddette süre 3-20 saniye
arasında, yüksek şiddette 0.02-0.5 saniye arasında değişir. Kısa akım süresi uygulayıcı
tarafından değil de, cihaz tarafından belirlendiğinden müşteri uygulama sırasında acı
duymaz. Çünkü akım süresi, sinir uçlarının uyarıyı beyne ilettiği süreden daha kısadır. Bu
yöntem flash yöntem olarak adlandırılır. Flash teknikte kıl kökü hasarı için çok sayıda atış
gerekebilir.
Termoliz, galvanik yöntemden daha hızlı bir yöntemdir. Kısa sürede geniş alanlara
uygulama yapılabilir. Bu yöntemle hızlı ve kesin sonuç alınır. Elektrolize göre daha ağrılıdır.
Dikkatli uygulanmadığında yanık ve iz oluşması mümkündür.
3.2.3.
Karma (Blend) Yöntem
Yavaş fakat etkin bir yöntem olan galvanik akım ile hızlı bir yöntem olan
yüksek
frekens akımı ile birlikte kullanılır. Epilasyon iğnesinden galvanik ve yüksek frekans akımı
birlikte verilir. Böylece elektroliz kadar yavaş olmayan, termoliz
kadar da acılı olmayan bir
epilasyon yöntemi elde edilir. Bu iki yöntem aynı anda veya ardışık kullanılabilir. Bu
yöntemde de müşteriye pasif elektrot verilir.
Yüksek frekans akımı galvanik akımının etkisini üç şekilde artırır:
Yüksek frekans ile
oluşan ısı kıl kılıfının hücresel yapısını parçalar ve galvanik
akımla oluşan sodyum hidroksidin kıl kılıfına ulaşmasını sağlar.
Yüksek frekans ısısı titreşim yaparak galvanik
akımla oluşan sodyum
hidroksidin daha hızlı akmasını sağlar.
Isı, sodyum hidroksidin
etkisini artırır. Isınmış sodyum hidroksit
normal
galvanik akımdan 2-18 kat daha etkili sonuç verir. Fakat akım dengeli
kullanılmazsa sonuçlar bu kadar iyi olmayabilir. Galvanik akım fazla olursa
yüksek frekansın hızlandırma etkisi daha az olur. Yüksek frekans fazla olursa,
kıl kılıfının nemini alır. Yeterli sodyum hidroksit olmadığı için akım yeterli
olmaz. İki akımın birleşmesi galvanik akımın süresini 6-15 saniye azaltır.
Karma yöntemde yüksek frekans akımı kesikli verildiğinde iğneli epilasyonda müşteri
acı duymaz. Buna acısız iğneli epilasyon da denir. Karışık yöntemde cilde zarar verme riski,
termoliz yönteme göre daha kısıtlıdır. Fazla deneyimi
olmayan uzmanlar için oldukça
güvenli bir yöntemdir.
3.3.
İğneli Epilasyon Cihazı
Hızla gelişen teknolojinin etkisiyle günümüzde iğneli epilasyon
cihazları da oldukça
gelişmiştir. Önceden tek akım türü bulunan iğneli epilasyon cihazları kullanılırken bugün ise,
lazer epilasyon dışındaki tüm epilasyon yöntemleri bir arada bulunan cihazlar vardır.
3.3.1.
İğneli Epilasyon CihazınınÖzellikleri
Açma kapama tuşu: Cihazın açılıp kapatılmasında kullanılır.
Program tuşları: Eski tip epilasyon
cihazlarında bulunmaz. Yeni
teknoloji iğneli epilasyon cihazlarında, kıl yapısı ve uygulama bölgesine göre
programlama olanağı sağlar.
Akım şiddeti ayarlama düğmesi: Elektrik akım düzeyini düşüren veya artıran düğmedir.
Akım süresi ayarlama düğmesi: Kıl köküne verilen akım süresini düşürme veya yükseltme olanağı sağlar.
Zaman göstergesi: İğneli epilasyon
dakika üzerinden ücretlendirildiği için uygulama süresini gösterir. Zaman göstergesine
bağlı olarak çalışan zamanı başlatma, zamanı sıfırlama ve zamanı durdurma düğmeleri bulunur.
Epilasyon yöntem
seçimi tuşları: İğneli epilasyon cihazında elektroliz, termoliz, karma (blend) ve flaş yöntemleri bir arada
olabilir. Epilasyon uzmanı müşterinin hassasiyet durumu veya kıl yapısına göre uygun yöntemi cihaz üzerindeki düğmelere basarak seçebilir.
3.3.2.
Cihaz Ek Parçaları
İğne probu: Cihazın ürettiği elektrik akımını epilasyon iğnesine ileten parçadır.
Bu parçanın bir ucu cihaz üzerindeki iğne probu yuvasına takılır. Diğer ucu ise
kaleme benzer ve ucuna epilasyon iğnesi takılır. İki uç arasında ortalama iki
metre kablo bulunur.
Şekil
3.1: İğne Probu
Ayak pedalı: Cihaz üzerindeki
pedal yuvasına takılan uygulama sırasında uzman
üzerine bastığında elektrik akımının iğne ucuna gelmesini sağlayan parçadır.
Modern cihazlar elektrik akımını, zamana bağlı olarak otomatik
kesme özelliğine
sahiptir. Uzman kıl köküne akımı otomatik olarak veya kendisi ayarlayarak verebilir.
Otomatik kullanımda pedala basıldığında elektrik akımı belirlenen akım süresi ve vuruş
sayısı kadar kıl köküne verilir. Cihazlarda genellikle akım süresi sesli
sinyal ile belirtilir.
Sinyal sesi bitmeden ayak pedaldan
çekilmemelidir. Akımın otomatik olarak kesilmesi
uygulayıcı hatasını önler.
Epilasyon uzmanı pedalı otomatik kullanmadığında kıl köküne verilecek akım süresini
kendisi ayarlar. Bu durumda uzmanın pedala bastığı süre ile kıl köküne giden akım süresi
eşittir. Uzman kılın yapısına göre pedala kısa veya uzun süreli basarak kıl köküne akım verir.
Bu şekilde çalışmak epilasyon başarısı açısından güvenli değildir.
Şekil
3.2: Ayak pedalı
Topraklama
elektrodu: Elektroliz yönteminde kullanılan galvanik akım ile iğneli
epilasyon uygulamasında, akımın iletilmesini sağlamak için,
uygulamanın yapıldığı kişinin
elinde tutması gereken pozitif yüklü metal çubuktur. Devre tamamlayıcı olarak da
adlandırılır.
Şekil
3.3: Topraklama elektrodu
3.3.3.
İğneli Epilasyonda Kullanılan
İğneler
İğneli epilasyonda kıl köküne elektrik akımını verebilmek amacıyla paslanmaz
çelikten imal edilmiş çok ince iğneler kullanılır. Epilasyon iğneleri kalınlıklarına göre
numaralı üretilir. İğne kalınlığı kıl kalınlığı ile orantılı olmalıdır. İğne kıldan kalın olduğunda
kıl kılıfına zorlanarak girer ve deride hasar meydana gelir. Bunun için
epilasyon uzmanı kıl
kalınlığına uygun numarada iğne seçmelidir. İğnelerin uçları kıl kılıfının (folikül) delinme
ihtimalini azaltmak için yuvarlaklaştırılmıştır. İğneler çok ince
olduklarından çok çabuk
eğilirler. Bu nedenle çok dikkatli kullanılmalıdır. Epilasyon iğnesi prop ucuna gevşek
olmayacak şekilde takılarak hazırlanır. Epilasyon iğneleri 45-60 dakika kullanıldığında
özelliklerini kaybettiklerinden değiştirilmeleri
gerekmektedir.
Her epilasyon müşterisine ayrı ve steril iğneler kullanılması gerekir. İğnenin elektrik
akımıyla sterilize olacağını ileri sürmek hatalıdır. İğnede oluşan ısı, tüm mikroplardan
arınmaya yetecek kadar yüksek değildir. Günümüzde tek kullanımlık epilasyon iğnelerinin
kullanılması, sterilizasyon sorununa köklü çözüm getirmiştir. Bulaşıcı hastalıkların bulaşma
riski neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Epilasyon iğneleri uzunlukları, çapları, uçları
bakımından değişiklikler gösterir.
Şekil
3. 4: Epilasyon iğneleri
Tek parçalı iğneler: Çelikten yapılmışlardır. İğne ucuna doğru giderek
incelirler.
Genellikle iki parçalılara göre daha az
esnektirler.
İki parçalı iğneler: Bu iğneler düz veya
silindirik iğneler olarak da
adlandırılır. İğneli
epilasyon uygulayıcıları tarafından daha fazla tercih edilen iğnelerdir. Bu iğnelerin proba
takılan kısmı kalındır. Kıl köküne giren uç kısmı ise daha incedir. Altın veya çelikten yapılan
iğnelerin kıl kılıfı (folikülü) içine giren uç kısmı yalıtımlı (izolasyon) veya yalıtımsız
(izolasyonsuz) olabilir.
İki parçalı eğik iğneler: Bu iğnelerin proba takılan kısmı silindirik ve kalındır. Uç
kısmı ise eğiktir. Eğik iğneler çene altı, kasık gibi düz iğnenin girmesi zor bölgelerde
çalışma kolaylığı sağlar.
Yalıtımlı (izolasyonlu) iğneler: Kıl kılıfının alt kısmı tam olarak yakılmalı üst kısmı
ise korunmalıdır. Aksi takdirde üstderi zarar görür. yalıtımlı iğnelerin 2/3’lük üst
kısmında
koruyucu teflon- seramik tabakası ile kaplıdır ve elektriği iletmez. Böylece kıl kılıfının alt
kısmı tahrip edilmiş olur. Termoliz yöntemi kullanıldığında oldukça etkin iğnelerdir.
Oluşan ısı kıl kılıfı tabanına etki ettiğinden istenilen bölgede hasarlaşma
gerçekleştirilmiş olur. Yalıtımlı iğnelerin uç kısmında oluşan ısı yalıtımsız iğnelere göre
daha fazladır. Termoliz yöntemde deriye zarar vermeden başarılı bir epilasyon
uygulaması
için mutlaka yalıtımlı iğneler kullanılmalıdır. Yalıtımlı iğnelerin kullanımı yan etkilerin en
az olmasını sağlamaktadır.
Yalıtımsız (izolasyonsuz) iğneler: Bu iğnelerde elektrik akımı iğnenin tamamında
etkilidir. Bu iğneler elektroliz yöntemine daha uygundur. Akım etkisi ise iğnelerin tek
parçalı veya iki parçalı olma durumuna göre değişiklik gösterir. Tek parçalı iğneler kıl
kılıfının deriye açıldığı noktada güçlü sodyum hidroksit oluştururlar. Bu durum uygulama
etkinliğini düşürür. İki parçalı iğneler ise kıl kılıfı boyunca eşit sodyum hidroksit
oluşturdukları için galvanik akımla kullanımında tercih edilirler. Yalıtımsız iğnelerde yan
etki riski daha yüksektir.
3.3.4
İğneli Epilasyonda Kullanılan
Araç ve Gereçler
Epilasyon cımbızı: İğneli epilasyon yapılan kılı almak amacıyla kullanılır. Yakılan
kılların çabuk ve kolay alınması amacıyla epilasyon cımbızlarının ucu incedir.
Epilasyon gözlüğü: Bakılan bölgeyi
büyüterek kıl köklerinin daha
net görülmesini
sağlar.
Büyüteçli lamba: Bakılan bölgeyi
büyütmekle beraber yansımasız bir ışıkla daha net
bir görünüm sağlayan cihazdır.
Epilasyon yastığı: Uygulama sırasında müşterinin daha rahat
olması ve uzmanın daha
rahat uygulama yapması amacıyla müşterinin boyun, diz
altı gibi yerlerine
koyulan silindir
biçimli yumuşak yastıktır.
Cerrahi eldiven: Uygulama yapılan bölgeye uzman
elinin tekrar temas etmemesi
amacıyla kullanılır. Özellikle elleri çok terleyen uzmanların kullanması gerekir.
Ağız maskesi: Müşterinin yüzüne
uygulama yaparken, uzman nefesinin müşteriyi
rahatsız etmemesi amacıyla kullanılır.
Antiseptik sıvı: Cildi enfeksiyondan
korumak amacıyla, epilasyon yapılacak bölgenin
uygulama öncesi ve sonrası temizlenmesinde
kullanılır (alkol, savlex
vb.).
3.4.
İğneli Epilasyon Uygulama Tekniği
İğneli epilasyon iyi bir eğitim almadan öğrenilebilecek bir iş değildir. İğneli epilasyon
uygulaması kolay bir yöntem gibi görülmüş ve bu alanda niteliksiz eleman sayısı her geçen
gün artmıştır. Bilinçsiz uygulamalar sonucu da geri dönüşümü olmayan sorunlar
ortaya
çıkmıştır. İğneli epilasyonun başarısı tamamen uzmanın bilgisine, deneyim ve duyarlılığına
bağlıdır. Epilasyon uzmanı tüm dikkatini yaptığı işe yöneltmelidir. İğneli epilasyon
uygulamasında kılların tek tek alınması, iyi bir görme yeteneği ve dayanma gücü gerektirir.
İstenmeyen kılların iğneli epilasyon yöntemi ile kalıcı olarak yok edilebilmesi için
iğne ile kıl kılıfına doğru şekilde girilmeli, akım miktarı ve süresi yeterli olmalıdır. İğneli
epilasyonda öncelikle elektrik akımı verilmeden iğne ile kıl köküne giriş öğrenilmelidir.
Çünkü iğnenin kıl köküne hatalı girişi elektrik akımını yanlış noktalara verilmesine neden
olur. Bu durumda ciltte kalıcı iz ve leke oluşmasına neden olacaktır.
Şekil
3.5: İğneli epilasyon
3.4.1.
İğneli Epilasyonda Müşteri
Hazırlığı
Müşteri bakım yatağına alındıktan sonra uygulama yapılacak bölgeye göre müşteri
uygun konuma getirilmelidir. Müşterinin her bakımdan rahat ve sakin
olması şarttır.
Müşterinin gözleri kuvvetli ışıktan korunmalıdır.
3.4.2.
Epilasyon Uzmanının
Duruşu
Epilasyon uzmanının uygulama duruşu uygulama başarısını çok etkiler. Uzmanın
yanlış duruşu hatalı uygulama yapması ve çabuk yorulmasına neden olur. Uzman uygulama
yapacağı bölgedeki kıl uzama yönüne göre en rahat duruşta kendini ayarlamalıdır. Çalışırken
çok fazla eğilmemelidir. Aksi takdirde sırt ve bel ağrılarına neden olur.
3.4.3.
İğneli Epilasyonda Işık
İğneli epilasyonda kıl köklerinin çok iyi görülebilmesi için, uygulama bölgesinin
yansımasız bir ışıkla iyi aydınlatılması gerekir. Uygulama bölgesine ışık mutlaka tepeden
verilmelidir.
3.4.4.
Müşterinin Kıl
yapısının İncelenmesi
Kılın incelik ve kalınlığına göre uygun iğneli epilasyon yöntemini ve kullanılacak iğne
tipini seçmek, kıl köküne verilecek akım şiddeti ve süresini tespit etmek amacıyla kıl yapısı
incelenir. Ayrıca cımbızla bir kıl çekilerek büyüteç altında kıl kökü derinliği incelenmelidir.
3.4.5.
Kıl Yapısına
Uygun Elektrik Akımı
Ayarlama
Cihaz açılarak kıl yapısına uygun akım ayarı ve akım süresi ayarlanır. İnce kıllar
düşük akım şiddeti ve süresinde tahrip olur. Kalın, sert kıllar için ise yüksek akım şiddeti ve
süresi gereklidir. Ancak akım ayarı kılın yanabileceği en düşük seviyeyi bulmak
amacıyla
öncelikle düşük tutulmalıdır. Verilen akım yeterli olmadığında derece derece
yükseltilmelidir. Bu şekilde uzman kıl köküne gereğinden fazla akım vermemiş olur.
Şekil
3.6: Akım süresinin kıl
köküne etkisi
3.4.6.
İğne Probu ve Epilasyon Cımbızının
Tutulması
İğne probu sağ elde, epilasyon cımbızı sol elde tutulmalıdır. Prob ve cımbız baş,
işaret, orta parmaklarla tutulmalıdır. Orta ve yüzük parmağıyla ise deri gerdirilmelidir.
3.4.7.
Cildin Gerilmesi
Uygulama sırasında prob ve cımbız tutulurken aynı anda cilt gerdirilmelidir. Cilt
gerildiğinde kıl gözenekleri açılır ve iğnenin kıl köküne girmesi kolaylaşır. Derinin çok
gevşek olduğu veya çene altı, kasık gibi bölgelerde cımbız bırakılarak, sol el tamamen cilt
gerdirme amacıyla kullanılabilir.
3.4.8.
Epilasyon İğnesi ile Kıl
Köküne Girme
İğne ile kıl köküne girerken aşağıdaki hususlar dikkate alınır:
Kıl uzama yönü ve kılın deriye çıkış açısı
Kıl kökü derinliği
Kıl büyüme evresi
3.4.9.
Kıl Uzama Yönü ve Çıkış
Açısı
Kıl köküne iğne ile giriş yapmadan önce kılın uzama yönü ve çıkış açısı
incelenmelidir. Kıl değişik yönlerde çıkar. Kıl köküne doğru giriş yapabilmek için iğnenin
istikameti kılın çıkış yönünde olmalıdır.
Şekil
3.7:. Kılın
vücuttaki bölgelere göre deriden çıkış
açısı
Vücudumuzdaki kıllar bulunduğu bölgeye göre deriden farklı açılarda çıkar. Bu açı
15-90 derece arasında değişir. Epilasyon iğnesi kılın tam çıkış açısı doğrultusunda kıla
paralel olarak kıl kılıfı (foliküler) kanalına sokulmalıdır. Epilasyon iğnesinin kıl köküne
yanlış açıda girmesi yanlış yere elektrik akımı verilerek başarısız epilasyonla
sonuçlanacaktır.
Şekil
3.8: Epilasyon iğnesinin yanlış
ve doğru açıyla
girilmesi
İğne ile kıl köküne girerken güç uygulamaya gerek yoktur. İğnenin bir boşlukta
kaydığı hissedilmelidir. Bunun için, dikkatin dağılmaması, tam yoğunlaşma, kıl kılıfı
kanalını hissedercesine algılamak ve yumuşak hareketlerle ilerlemek önemlidir.
İğnenin girişinde müşterinin acı hissetmemesi gerekir. Eğer müşteri iğne girerken acı
hissediyor ise yanlış giriliyor demektir.
Yanlış girişin bir başka belirtisi de, iğnenin kıl
köküne girdiği noktada deride çukurluk oluşmasıdır. Doğru girişte deride çukurluk olmaması
gerekir.
İğnenin kıl köküne zor girmesinin nedenlerini sıralamak gerekirse; iğne kıldan daha
kalın olduğunda, cilt yeterli gerilmediğinde, cilt çok kuru ve cilt yüzeyinde ölü tabaka
olduğunda iğne ile kıl gözeneğine girmek zorlaşır. İğneli epilasyon öncesi cildin ölü
tabakasını temizlemek uygulamada kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca epilasyon öncesi cildi
yumuşatan ve cilt gözeneklerini belirginleştiren özel
kozmetikler vardır.
3.4.10.
Kıl Kökü Derinliği
Kıl yapısına göre kıl kökü derinliği değişmektedir. İğne ucu kıl soğancığı seviyesine
inerek bu bölgeyi tahrip etmelidir. İğne kıl kılıfının üst kısmında veya daha derine
batırıldığında kıl soğancığı tahrip olmadığından kıl yeniden oluşacaktır.
İğne ile kıl kılıfı kanalına girildiğinde kanama oluyor ise iğne çok derine batırılmış
demektir. Kıl kılıfı, üstderinin en alttaki yağ tabaka içine doğru yaptığı girintinin içinde
bulunur. Bu bölümde kan damarı yoktur. Bu nedenle iğne kıl kılıfına girdiğinde kanama
olmamalıdır. Ancak iğne daha derine girdiğinde kıl soğancığının altında bulunan kan
damarlarına isabet ederek damarları zedeler ve kanama olur.
Şekil
3. 9: Epilasyon iğnesi ile kıl
kökü derinliğine yanlış
girilmesi
Bütün epilasyon yöntemleri sadece gelişme dönemindeki kılları etkiler. Gerileme ve
dinlenme dönemlerinde iğne ucu kıl kılıfının tüm derinliğine ulaşamaz. Epilasyon
uzmanı
uzun süre alınmamış, belli bir uzunluğa ulaşmış kıllara uygulama yapmamalıdır. Bu gibi
durumlarda müşteriye epilasyona başlamadan önce kıllarını kökünden temizlemesini ve
deriden çıkmaya başladığında epilasyona gelmesini söylemelidir. Çünkü kıllar kökten
alındığında büyüme evresine girer.
3.4.11.
Kıl Köküne Elektrik Akımının
Verilmesi
Elektrik akımı, iğnenin kıl soğancığına ulaştığına emin olduktan sonra verilir. İğne ile
kıl köküne girerken ve çıkarken kesinlikle akım verilmez. İğnede akım varken kıl köküne
girilir veya çıkılırsa üstderide akımın etkisiyle yanık oluşturarak ciltte kalıcı iz ve lekelerin
oluşmasına neden olur.
3.4.12.
Kılın Cımbız
ile Alınması
Kıl köküne akım uyguladıktan sonra kıl cımbız ile hafifçe çekilir. Kıl kolay çıkıyor ise
kıl kökünde yeterli tahribat olmuş demektir. Eğer kıl çekildiğinde çıkmıyorsa, bir kez daha
akım uygulaması yapılır. İkinci akım uygulamasında kıl çıkmıyor ise kıla tekrar akım
verilmez ve kıl cımbızla alınır. Çünkü tekrar verilen her akımın etkisi kıl kılıfının
etrafındaki, çevre dokuyu daha fazla etkileyerek iz bırakacaktır.
3.4.13.
Uygulama Süresi
İğneli epilasyonda tek tek her kıla uygulama yapıldığından, uygulamalar diğer
epilasyon yöntemlerine göre daha uzun sürer. Bir
kıl kökünün tahrip
edilebilmesi için
ortalama 10-20 saniye gerekir.
Uygulama süresini epilasyon yapılan bölgedeki kıl sıklığı ve kılın yapısı da değiştirir.
Uygulama yapılacak bölgedeki kılların hepsi tek uygulamada temizlenirse ciltte ödem,
kızarıklık, su toplama, kabuklanma gibi yan etkiler şiddetli gelişebilir. Bu nedenle kıllar
seyreltilerek alınmalıdır. Birbirlerine 3-4 mm’den yakın kıllara epilasyon yapılmamalıdır.
Buna göre bir bölgedeki kılların tamamen alınması kıl yoğunluğuna göre belli aralıklarla
birkaç günde yapılmalıdır.
Yüksek akım şiddeti gerektiren kalın kıllara uygulama yapılıyor ise bir bölgede yoğun
çalışılmamalıdır. Düşük akım ile zayıf kıllara uygulama yapılıyor ise uygulama süresi daha
uzun olabilir. İğneli epilasyonda tedavi süresi 6 ay ile birkaç yıl sürebilir.
3.4.14.
Uygulama Aralıkları
İğneli epilasyon yapılan kıllara bir sonraki uygulama için kılların cımbız ile
tutulabilecek uzunluğa gelmesi
yeterlidir. Müşteri kılların tamamının çıkmasını ya da
uzamasını beklememelidir. Epilasyon tedavisi devam ettikçe çıkan kıl sayısı azalacağından
uygulama süreleri kısalır. Uygulama aralıkları da uzar.
3.4.15.
İğneli Epilasyonda Ağrı
Kıl kökünün çevresinde yoğun sinir ağları bulunduğundan dolayı bu bölge çok
duyarlıdır. İğneli epilasyonda kıl köküne verilen elektrik akımının etkisiyle müşteri acı
duyar. Epilasyonda duyulan acı kişinin ağrı eşiğine göre farklılık gösterir.
Epilasyonda
duyulan acıya dayanamayan kişiler için lokal anestezik krem kullanılabilir.
Epilasyondan 30-
45 dakika önce sürülen lokal anestezik krem
(emla) duyarlılığı hafifletir.
Müşterinin epilasyon anındaki ruhsal durumu, uykusuzluk, açlık, hastalık, rahatsız
pozisyon gibi durumları acı hissini artıran etkenlerdir.
3.5.
Epilasyon Öncesi ve Sonrası Uygulanan
İşlemler
Epilasyon öncesi ve sonrası cildin hazırlanması ve kızarıklıkların giderilmesi için
yapılan bir galvanik akım uygulamasıdır.
3.5.1.
Anoforez
Epilasyon öncesi negatif rulo elektrotla yapılan uygulamadır. Anoforez
uygulaması,
dokuyu yumuşatır ve gözeneklerin açılmasını sağlayarak iğnenin cilde daha kolay girmesini
sağlar. Kuru ve hassas ciltlere tavsiye edilmez. Deride değişiklik gözlenirse
uygulama
durdurulmalıdır. Anoforez uygulamasında hasta pasif elektrodu bir elinde tutar. Uygulanan
bölge ıslatılır. Anoforez ucu ciltte gezdirilirken akım yavaş yavaş artırılır ve hasta akımı
hissettiği anda sabit bırakılır. Uygulama birkaç dakika yapılır.
3.5.2.
Katoforez
Epilasyon sonrası pozitif rulo elektrodu ile yapılan uygulamadır. Katoforez
uygulaması yatıştırıcı ve damar büzücü etkisiyle, uygulamanın yol açtığı kızarıklığın
giderilmesine yardımcı olur. Uygulama anoforez işlemindeki gibi yapılır.
3.6.
İğneli Epilasyondan Sonra Oluşabilecek
Yan Etkiler
İğneli epilasyonda kullanılan akım şiddeti, uygulama yapan kişinin bilgi ve tecrübesi
oluşabilecek yan etkilerin şiddetini etkiler. Ağrı, ödem ve kızarıklık epilasyon sonrası sık
görülen geçici yan etkilerdir. Birçok kişide bu yan etkiler
30 dakika ile birkaç saat arasında
ortadan kalkar. Epilasyondan sonra enfeksiyon,
yanık, kabuklanma ve
güneşe maruz kalma
ciltte kalıcı iz ve lekeler kalmasına neden olur. Aslında iğneli epilasyonun kalıcı yan etkileri
başarılı bir uygulamada görülmemektedir. İşlem sonrası epilasyon yapılan bölgenin
korunmaması da, kalıcı yan etki oluşumunu önemli ölçüde etkiler. Müşteriye uygulama
sonrası dikkat edeceği hususlar açıklanmalıdır.
İğneli epilasyondan sonra epilasyon yapılan noktalarda küçük
yara kabukları
oluşabilir. Düşük akım şiddeti ile yapılan uygulamalarda kabuk oluşumu pek gözlenmezken,
yüksek akım şiddeti ile çalışılırsa ciltte kabuk oluşumu gözlenir. Müşteri oluşan kabukları
kesinlikle oynamamalı koparmamalıdır. Aksi takdirde iz
oluşur. Oluşan kabuklar
kendiliğinden dökülmelidir.
Epilasyon uzmanının sterilizasyon kurallarına uygun çalışmaması sonucu ciltte
enfeksiyon gelişebilir. Ciltte enfeksiyon gelişir ve önlem alınmaz ise ciltte iz kalabilir.
Epilasyonda cildi enfeksiyondan korumak amacıyla aşağıdaki kurallara
uyulmalıdır.
Epilasyonda kullanılan çarşaflar, örtüler tek
kullanımlık veya steril edilmiş
olmalıdır.
Epilasyon
uygulanacak bölge uygulama öncesi ve sonrası mutlaka antiseptik
losyonla temizlenmelidir.
Epilasyonda tek
kullanımlık steril epilasyon iğnesi kullanılmalıdır.
Uzman ellerini
antiseptik sabunla yıkamalıdır veya uygulamada cerrahi eldiven
kullanmalıdır.
Müşteri uygulamadan
sonra cildine 12-24 saat su değdirmemelidir.
Epilasyon yapılan bölgeye makyaj
uygulamamalıdır.
İğneli epilasyondan sonra cilt iyileşene kadar güneşten korunmalıdır. Cilt güneşten
korunmadığında koyu ve açık renk beneklenmeler oluşur. Epilasyon yapılan bölge güneş
görüyor ise yüksek koruma faktörlü güneşten koruyucu kremler
kullanılmalıdır.
Epilasyondan sonra cildin hızla iyileşmesi için yara-yanık merhemleri ve
antibiyotikli
merhemler kullanılmalıdır.
3.7.
İğneli Epilasyon Yapılmaması
Gereken Durumlar
Kalbinde pil olan kişilerde,
Vücudunda metal
bulunan kişilerde,
Bağışıklık sisteminde sorun
olan kişilerde,
Ağır şeker hastalarında,
Ateşli hastalık geçiriliyor ise
Dudakta uçuk olduğunda bıyık bölgesinde,
Aktif akneli
bölgelerde,
Tüylü benler
üzerinde,
Kalp hastalığı ve açık kalp ameliyatı geçirenlerde,
Epilasyon yapılacak cilt üzerinde
egzama, mantar ve bakteriyel enfeksiyon olduğunda,
Yaşı küçük olanlarda,
Hamilelerde,
Hormonal sorun olduğunda tedavi
edilmeden epilasyon yapılmamalıdır.
3.8.
İğneli Epilasyon Öncesi Dikkat Edilecek Noktalar
Kıllanmanın nedeni öğrenilmeden
epilasyona başlanmamalıdır.
Kullanılacak epilasyon
cihazının özellikleri öğrenilmelidir.
Epilasyon iğnesi prop ucuna gevşek olmayacak şekilde takılmalıdır.
Epilasyonda kullanılan araçlar steril
olmalıdır.
İğneli epilasyonda tek
kullanımlık steril epilasyon iğnesi kullanılmalıdır.
Epilasyon uzmanı uygulama öncesi kişisel hijyenini
yapmalıdır.
Müşteri rahat bir
pozisyona getirilmelidir.
Uzman kendini uygulama bölgesine göre en rahat pozisyonda
ayarlamalıdır.
3.9.
İğneli Epilasyon Uygulamasında
Dikkat Edilecek Noktalar
Epilasyon yapılacak bölge iyi aydınlatılmalıdır.
Epilasyon öncesi
uygulama yapılacak bölge
antiseptik sıvı ile temizlenmelidir.
Uygulamada epilasyon
gözlüğü ya da büyüteçli
lamba kullanılmalıdır.
Uzman hareketli bir
taburede dik oturmalıdır.
Kıl yapısına uygun akım şiddeti ve süresi
ayarlanmalıdır.
Kıl kalınlığına uygun kalınlıkta (numarada) iğne kullanılmalıdır.
Epilasyon iğne probu ve epilasyon
cımbızı uygun şekilde tutulmalıdır.
Uygulanacak alan iki
parmak arasında gerilmelidir.
Epilasyon iğnesi kılın uzama yönünde ve
deriye olan açısı doğrultusunda kıl köküne girmelidir.
Epilasyon iğnesi kıl kökü derinliği kadar girmelidir.
İğne ucunda akım varken kıl köküne girilmemeli
ve çıkılmamalıdır.
Aynı bölgede çok sık ve uzun süre çalışılmamalıdır.
3.10.
İğneli Epilasyon Sonrası
Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Epilasyon yapılan bölge antiseptik
sıvı dökülen pamukla
silinmelidir.
Epilasyon yapılan bölgeye merhem
sürülmeli ve iyileşene kadar merhem kullanmalıdır.
Epilasyondan sonra
oluşan kabuklar koparılmamalıdır.
Epilasyon yapılan bölgeye 12-24
saat su temas etmemelidir.
Epilasyonu takip
eden 24 saat içinde cilde makyaj yapılmamalıdır.
Epilasyon yapılan bölge güneşten korunmalıdır.
Epilasyon tedavisi
süresince çıkan kıllara geçici kıl yok etme
yöntemleri kesinlikle uygulanmamalıdır.
4.
IŞIKLI EPİLASYON
YÖNTEMLERİ
Sağlık personeli tarafından uygulanan lazer yöntemi , 30-40 yıldır geliştirilerek tıpta
bir çok alanda kullanılmaktadır. Lazer sistemleri
epilasyon amaçlı ilk kez 1996 yılında,
kullanılmaya başlanmıştır. Lazer sistemleri çok kısa sürede yaygın bir kullanım alanı
bulmuştur. Işıklı epilasyon, istenmeyen tüylerden kurtulmanın en hızlı yoludur.
Işıklı epilasyon, ışık enerjisinden yararlanarak kıl hücrelerini tahrip etmeye yarayan
sistemlerin genel adıdır. Bu amaca hizmet
eden iki yöntem vardır.
Lazer epilasyon
Foto epilasyon (flash lamba teknolojisi)
4.1.
Lazer Epilasyon (Light Amplification by Stimulated Emission of
Radiation)
Tanımı
Lazer tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık demektir. Etkili
olmasının ana nedeni
seçici foto termolizdir. Foto-ışık, termo-ısı, liz-tahrip anlamına gelir. Yani,
belirli dalga
boylarındaki lazer ışınları, koyu renkli maddeler tarafından tutulmak suretiyle enerjilerini bu
maddelere aktararak ısı enerjisine dönüşür.
4.1.1.
Lazerin Kıl Köküne Etkisi
Lazer epilasyonda ise ana kural; kıl folikülünde yerleşmiş bulunan melanin adı verilen
renk maddesinin, lazer ışığı tarafından tutularak, ısıya dönüşmesini sağlamak ve daha
sonrada ortaya çıkan bu ısı enerjisi ile, kıl folikülünü tahrip etmektir. Bu seçici emilim
sayesinde cildin üst tabakaları etkilenmeden kıl folikülü tahrip
edilmiş olur. Lazeri diğer
yöntemlerden ayıran ana özellik, kılı çevreleyen dokunun zarar görmemesi ve sadece kıl
kökünün etkilenmesidir. Lazer epilasyon vücudun
tüm bölgelerinde rahatlıkla uygulanır.
Diğer epilasyon türlerine göre işlem oldukça kısa sürer ve epilasyondan sonra hastalara
herhangi bir kısıtlama yapılmaz.
4.1.2.
Lazerin Işık Miktarı ve
Süresi
Bu epilasyon tekniğinde ışık miktarı ve uygulama süresinin doğru ayarlanması
önemlidir. Lazer ışınının kıl köküne ulaşması ve ısı enerjisine dönüşerek kıl köküne hasar
vermesi gerekir. Kıl köklerinin derinliği vücudun çeşitli yerlerinde değişmekle birlikte, deri
yüzeyinin 2-5 mm altındadır. Bu nedenle lazer ışını dalga boyunun cilt
altında 2-5mm
derinliğine kadar ulaşması gerekmektedir.
Güvenli, kalıcı ve kısa sürede tamamlanan bir tedavi için, cilde gönderilecek ışının
dokuya zarar vermeden, kıl kökünde yüksek
düzeyde tahribat yapması beklenir. Buna göre
ışının jul cinsinden enerji değerleri ve milisaniye cinsinden gönderilme süresi ve sıklığı;
kişinin cilt rengi, kıl rengi, kalınlığı ve yoğunluğuna göre farklılık göstermektedir. Bu
nedenle lazer uygulamaları uzman hekimler tarafından yapılmalıdır.
4.1.3.
Cilt ve Kıl Renginin Lazer Epilasyonda Önemi
Lazer epilasyonda kırmızı ışın kullanılır. Bu ışınlar koyu renkli kıl köklerinde ve kıl
gövdelerinde tutulur. Lazer epilasyon yöntemi,
beyaz tenli ve koyu renk tüylü kişilerde daha
etkilidir. Işık beyaz tende fazla kayba uğramadan koyu renk tüyler tarafından tutularak
yüksek ısı oluşturur ve tahribat daha fazla olur. Dolayısı ile daha kısa sürede sonuç alınır.
Kızıl ve sarışın insanlarda görülen kıl rengi daha açık olduğu için ışığın emilim
miktarı daha azdır. Bu özellikteki kişilerin ışıklı epilasyondan netice alması zordur. Beyaz
tüylerde ışık tutulmadığından ısı oluşmaz. Bunlar renksiz tüyler olduğu için ışıklı
epilasyonun her türü etkisiz kalır.
Koyu renkli tenler lazer ışınlarını tutacağından ciltte yanıklar oluşur. Bu nedenle lazer
uygulanacak cildin güneşten renginin koyulaşmaması gerekmektedir. Bronz
ciltlere lazer
uygulaması önerilmez. Lazer epilasyon sonrasında da bir süre ultraviole koruyucu kremler
kullanılması, olası renk bozukluklarını önlemek için gereklidir. Lazer epilasyon uygulanacak
kişilerin beta karoten içeren ilaçlar kullanması (Avitamini gibi), ya
da karotenden zengin
besinler (havuç, portakal gibi turuncu besinler)
ile uzun süredir beslenmiş olmak lazer
epilasyonun etkinliğini azaltabileceğinden bu tür ilaçlar
ve besinler kesilmelidir.
4.1.4.
Lazer Epilasyonda Cildin Soğutulmasının
Önemi
Işığın tutulması deriye ve kıla renk veren melanin pigmentine bağlıdır. Bu pigment,
tüylerin dışında üst deri (epidermis) tabakaları arasında da bulunur. Üst deri ışıktan
korunmazsa, renkaçılması (hipopigmentasyon), renk koyulaşması (hiperpigmentasyon) gibi
istenmeyen etkiler oluşabilir. Üst deriyi
bu yan etkilerden korumak için, ışıklı epilasyon
uygulamasında cilt soğutulur. Bu soğutma işlemi çok önemlidir. Mutlaka yapılmalı ve
soğutma düzeyi iyi ayarlanmalıdır. Soğutma yetersiz olursa, hafif cilt yanıkları oluşur.
4.1.5.
Lazer Epilasyonda Ağrı
Düzeyi
Günümüzde hiçbir epilasyon yöntemi ağrısız değildir. Kişiden kişiye değişen ağrı
eşiğine bağlı olarak, lazer epilasyon sırasında ağrı duyulabilir. Bazı hastalarda bu ağrı,
lazerepilasyonu sürdüremeyecek kadar şiddetli bile
olabilir. Genellikle duyulan ağrı etkisi,
cilde lastik çarpması şeklinde tanımlanabilir. En fazla
ağrı duyulan bölge bikini
bölgesidir.
Ayrıca erkeklerde ve koyu kalın kıllara sahip kişilerde ağrı duyma daha şiddetli olabilir.
4.1.6.
Lazer Epilasyon Öncesi Hazırlık
Lazer epilasyon uygulamadan birkaç hafta önce, kılı köküyle birlikte
alan ağda,
cımbız gibi yöntemler uygulanmamalıdır. Kılların kökünden alınması lazerin etki edeceği kıl
kökünü ortadan kaldıracağı için, beklenen fayda
sağlanamaz. Bunun için
lazer epilasyondan
önce kıllar jiletlenmelidir. Böylelikle kıl kökleri deri içinde kalır.
Uygulama sonrasında kısa süreli olarak, hafif bir kızarıklık, kabarıklık ve yanma
görülebilir. Bu durum tedaviden sonra birkaç
saat içinde geçmektedir. Çok hassas ciltlerde
kızarıklıklar 2-3 gün devam edebilir.
4.1.7.
Lazer Epilasyonda Tedavi Süresi
Vücut kılları büyüme (anajen), gerileme (katajen) ve dinlenme ( telojen) olarak
adlandırılan üç gelişim evresinde bulunur. Her kıl değişik evrelerde olduğundan lazerin kılı
yok etme süresi farklıdır. Lazer epilasyon
sadece büyüme (anajen) evresindeki kılları etkiler.
Bütün kıl kökleri aynı evrede olmadığı için tek uygulamada bölgedeki tüm kılları yok etmek
mümkün değildir. Herkesin vücut yapısı, hormon seviyeleri ve cilt tipi farklı olduğundan
sonuca ulaşmak için gereken süre kişiden kişiye değişmektedir.
Genellikle tedavi süreci 1-1,5 yıl sürer. Bu sürede
vücut bölgelerine ortalama 5-6 kez;
yüz bölgesine 7-8 kez uygulama yeterli olabilir.
Uygulama sıklığı yüz bölgesinde 1-1,5
ay,
vücut bölgelerinde 2 - 2,5 aydır. Tedavi
ilerledikçe uygulama aralıkları uzamaktadır.
Örneğin üçüncü dördüncü uygulamadan sonra daha seyrek aralıklarla uygulama yapılır. Bir
sonraki uygulamaya kadar tüyler çıkmayacağından herhangi bir işlem gerekmemektedir.
4.1.8.
Lazer Epilasyonda Uygulama Süreleri
Lazer epilasyon yönteminde çok kısa sürelerde, büyük
alanlarda çalışma yapılabilir.
Her uygulama yapılacak bölge, genişliğine göre farklı sürede tamamlanır. Örneğin tüm
bacaklar, sırt gibi büyük alanlar ortalama 2- 2,5 saat; koltuk altı, bikini bölgesi,
yüz gibi daha
küçük bölgeler 10-15 dakika; bıyık, çene gibi küçük
bölgeler 2-3 dakika gibi sürelerde
taranmaktadır.
4.1.9.
Erkeklerde Lazer Epilasyon Uygulamaları
Son yıllarda erkeklerinde bakımına önem vermesiyle birlikte, çeşitli uygulamalar için
güzellik ve bakım merkezlerine giden erkeklerin sayısında büyük bir artış olduğu
gözlenmektedir. Erkeklerin bakımlarında en fazla ilgi
gösterdikleri konuların başında ise,
istenmeyen tüylerden kurtulma yöntemleri
geliyor. Özellikle sakal üstü, kaş arası, ense,
boyun, ellerdeki tüyler ve batıklar, omuz, sırt ve göğüs bölgelerindeki kıllardan şikayetçi
olan erkekler, lazer epilasyon yöntemi ile
istenmeyen tüyler ve batıkların tedavisine büyük
ilgi gösteriyorlar.
Hatta erkek hastaların, kıl köklerinin kalın olması nedeniyle lazer
epilasyon
konusunda daha şanslı olduğu söylenebilir. Kıl kökleri daha kalın olduğundan lazer ışınının
enerjisinden daha fazla etkilenmekte ve kıl kökünde daha fazla
tahribat oluşmaktadır. Buna
bağlı olarak erkek hastaların tedaviye daha hızlı cevap verdiği söylenebilir.
Resim4.1:
Lazer uygulama
4.1.10.
Işıklı Epilasyon
Yöntemlerinde Kalıcılık
Epilasyon uygulamalarının kalıcılığı, kozmetik
sektörünün önemli gündem
maddelerinden biridir. Bu alanda yıllardır süregelen çalışma ve araştırmalarda sağlanan
sonuç; epilasyon süresini olabildiğince uzatmak olmuştur. Ne yazık ki en gelişmiş epilasyon
yöntemi ve lazer sistemlerinde bile kalıcılık konusunda, kişiden kişiye değişen sonuçlar
alınmaktadır
Lazer epilasyon yaptırmayı düşünen kişilerin en önemli
beklentisi yapılan epilasyonun
ömür boyu süreceğine dair inançtır. Bu inancı lazer epilasyon merkezleri ve lazer epilasyon
cihazı üreticileri de desteklemekte böylece beklentiler
yükseltilmektedir. Epilasyon
yaptırmayı düşünenler, büyük beklentiler içine girmemeli, olumsuz sonuçlarla da
karşılaşabilecekleri konusunda bilinçli olmalıdırlar. Kalıcılığın ömür boyu süreceği
söylenemez.
Epilasyonda sağlanan başarı kişiden kişiye değiştiği gibi aynı kişide bölgeden bölgeye
bile farklılıklar gösterebilmektedir. Lazer sistemleri günümüzde en uzun süreli
kalıcı
epilasyon sağlayan yöntemler olmakla birlikte, % 10’luk kesim epilasyona hiç
cevap
vermemektedir.
4.1.11.
Epilasyon Amaçlı Lazer Tipler
Lazer epilasyon amacıyla kullanılması onaylanmış 4 tip lazer cihazı bulunmaktadır.
Bu lazerler dalga boylarına göre çeşitlendirilirler.
Dalga boyu deriye nüfuz etme kapasitesini
belirler. Lazer epilasyonda dalga boyunun
çok büyük önemi vardır. Çünkü kullanılan lazerin dalga
boyuna göre melanine hassasiyet
artıp, azalmaktadır. Epilasyon yapabilmek için uygun olan ışık dalga boyları 600-1200 nm
aralığında olanlardır.
Kullanılan lazerin dalga boyu ne kadar kısa ise, melanin tarafından tutulma oranı o
nispette artar. Ancak bu durum başlıca iki soruna yol
açar. Birincisi cilde rengini veren
melaninin tahrip oranı arttığından, pigmentlerde
azalma olur. Bunun sonucunda ciltte açık
renk beneklenmeler oluşur.
İkinci olarak da lazer enerjisinin büyük bölümü derinin yüzeyindeki
serbest melanin
tarafından tutulduğundan kıl folikülüne ulaşabilen lazer enerji miktarı azalır. Bu da kıl
folikülü üzerindeki tahribat düzeyini azaltır. Ayrıca düşük dalga boyuna
sahip cihazlarda ışın
yalnızca yüzeye yakın kıl köklerini etkiler. Daha derindeki kıl kökleri ışından etkilenmez.
Yüksek dalga boyuna sahip cihazlar genellikle
leke tedavisi, kılcal damar tedavisi
uygulamalarında kullanılmaktadır. Dalga boyu yüksek olduğunda duyulan acı hissi daha
fazladır. Lazer tiplerine göre değişik marka cihazların güçleri, atım süreleri ve cilde
çarptıkları alan genişliği değişmektedir. Bu farklara bağlı olarak, biri diğerinden biraz daha
iyi sonuç verebilmektedir.
Aşağıda dalga boylarına göre lazer tipleri verilmiştir.
Ruby Lazer 694 nm
Alexandrite Lazer
755 nm
Diode Lazer 800 810
nm
Nd Yag Lazer 1064 nm
Dalga boyu uzadıkça nüfuz etme etkinliği artar.
500 nm →1 mm
600 nm →1,5 mm
700 nm →2,5 mm
800 nm →3 mm
900 nm →3,5mm
1000 nm →4 mm
1 100 nm →4,5 mm
4.1.11.1.
Ruby Lazer
694 nm dalga boylu ruby lazer epilasyonda ilk
kullanılan lazerdir. Bugün
büyük
ölçüde terk edilmiştir. Deriye kısıtlı nüfuz edebilmesi ve melanin tarafından aşırı
emiliminden dolayı sadece açık renk ciltlerde, yüzeysel ince kılların epilasyonuna olanak
vermiştir.
Daha sonra geliştirilen uzun dalgalı ruby lazer koyu renk kıllarda çok etkilidir. Ancak
sakıncaları ise aletin yavaş olması, çabuk ısınması ve esmerlerde pigmentasyon riski yüksek
olduğu için yeterli akım kullanılamayacağından uygulamanın kısıtlı olmasıdır.
4.1.11.2.
Alexandrite Lazer
755 nm dalga boylu alexandrite lazerin komşu dokulara zarar
vermeden kıllardaki
melaninler tarafından daha fazla emildiğinden, ısı oluşumu daha yüksektir. Dolayısı ile
tahrip düzeyi ruby lazere göre daha yüksektir.
Alexandrite lazerin, tüm sistemler içerisinde en
büyük uygulama fiberoptik başlığa
sahip olduğu için daha hızlı çalışma olanağı sağlar. fiberoptik uç nedeni ile kolay manevra
edilir. Koyu renk kıllarda en az ruby
lazer kadar etkilidir, esmerlerde ruby lazere göre daha
güvenlidir. Sakıncaları ise ince kıllarda yüksek akımlar gerektirdiği için yan etki riski artar.
4.1.11.3.
Diode Lazer
800 nm dalga boyunda ışık veren diode lazer,
ruby ve alexandrite lazere göre daha az
melanin seçiciliği gösterir. Bu nedenle yan etkileri diğerlerine göre daha
azdır. Ancak
etkinliği de oldukça iyidir. Diode lazer kişiye ve uygulama yapılacak bölgeye özel
ayarlamalar yapma imkânı verir. Cilt rengi
esmer olan kişilerden, hatta
zencilerde bile ışın
miktarı cilde zarar vermeyecek seviyelere indirilerek işlem başarı ile uygulanmaktadır.
Diode lazerde atım süresi uzadıkça etkinliğin arttığı bildirilmektedir.
Diode lazerin yararları fiberoptik uç ile
kolay manevra yapılabilmesi, esmerlerde
güvenle kullanılması, koyu ve açık renk kıllarda etkili olabilmesi masrafı düşük bir sistem
olmasıdır. Sakıncaları ise ince kıllarda etkisizdir, yüksek akımlar gerekebilir.
4.1.11.4.
Neodmıum (Nd:) Yag Lazer
1064 nm dalga boylu Nd: YAG lazer cildin 7mm
derinliğine kadar nüfuz etme
özelliğine sahiptir. Bu lazer türü açık renkli ve ince kıllarda dahi etkilidir. Nd: YAG lazer
sistemlerinde geniş çaplı uç kullanılması ve atım süresinin uzun olması etkinliği
artırmaktadır.
Uzun atımlı Nd: YAG lazer yüzeysel dokular tarafından çok zayıf emildiği için ışık 5
mm genişliği kadar dağılma göstermekte, dolayısıyla pek çok folikül aynı anda
hasarlanmaktadır.
4.2.
Lazer Epilasyon Yapılmayan Durumlar
Akut deri
enfeksiyonu olan kişilere
Uçuk enfeksiyonu
olan kişilere
Dövme ve yaygın benleri olan kişilere
Yakın zamanda bronzlaşmış kişilere
Hormon bozukluğu olan kişilere
Romatizma için altın tedavisi alan kişilere
Anormal nedbe ve
keloid (aşırı büyüyen leke, yara)
geliştirme riski olan kişilere
Sedef ve vitiligo
(Ala) hastalığı
olan kişilere
Son bir yıl içinde roaccutane
ilacı alan kişilere
Gebe ve emziren kişilere lazer
epilasyon uygulaması yapılmaz.
4.3.Lazer
Epilasyon Uygulamadan Önce Dikkat Edilecek Noktalar
Lazer epilasyon
uygulamadan birkaç hafta önce kıl köküne zarar veren ağda,
cımbız gibi yöntemler uygulanmamalıdır.
Lazer epilasyondan
önce kılların deri üzerinde
kalan kısımları jiletle
kesilmelidir.
Selülit kremi,
bitkisel yağlar, bronzlaştırıcı kremler ve makyaj,
epilasyondan
önce temizlenmelidir.
Esmer kişilerde uygulamadan
en az 2 hafta öncesi cilt rengini açıcı ilaçların
(hidrokinon, tretinoin gibi) kullanılması renk koyulaşması (hiperpigmentasyon)
riskini azaltır.
Epilasyon sırasında oluşan ağrıya dayanamayan
hastalarda uygulamalardan 1
saat önce uyuşturucu (anestezik) krem uygulanmalıdır.
4.4.
Lazer Epilasyon Uygulama Sırasında
Dikkat Edilecek Noktalar
Özel koruyucu gözlük
takılması zorunludur. Gözlere
zarar verir.
Kullanılan cihazların kendisine ait
dinamik soğutucu veya dondurucu
ucu yoksa,
ağrıyı ve yan etkileri en aza indirmek için buz veya soğutucu jel uygulanmalıdır.
Renk bozukluğu (pigmentasyon)
riski olan hastalarda düşünülen lazer miktarı ile
test atışı yapılıp en az 20 dk. beklenerek yan etki oluşumuna bakılmalıdır.
Tedavi sırasında oluşan dumanı temizlemek için,
hava temizleme süzgeçleri olan
düzenekler odada bulunmalıdır.
Elektrik kazaları olmaması için elektrik düzenekleri
cihaza uygun olmalıdır.
4.5.
Lazer Epilasyon Uygulama Sonrası Dikkat
Edilecek Noktalar
Uygulama aralarında çıkan tüylere ağda, ip, cımbız gibi yöntemler
uygulanılmamalıdır.
Epilasyonda oluşan kızarıklıklar devam ettiği sürece güneşten korunmalıdır.
Güneşe maruz kalan
bölgelere yağ
içermeyen
ve yüksek etkili güneş koruyucu
kremler sürülmelidir.
Kişiyi terleten sıcak ortamlardan kaçınılmalıdır.
Uygulama yapılan bölgeyi sıcak su ile yıkama, lifi sürtme ve
saç kurutma
makinesi kullanma uygulamalarından kaçınılmalıdır.
Uygulamayı takip eden birkaç
gün içerisinde cilde daha hassas davranılmalıdır.
Epilasyon sonrası cildinde sulanma
olan hastalara, bölgesel kortikosteroid,
antibiyotik ve nemlendiriciler önerilmelidir.
4.6.
Foto Epilasyon - İntense Pulse Light (İPL)
Flash lamba teknolojisi lazerden farklı bir mekanizmaya
sahiptir. Adından da
anlaşılacağı üzere fotoğraf makinesinin flaş ışığına benzer bir kuvvetli ve farklı dalga
boylarında (550 nm den 1200 nm ye kadar) ışık elemanları taşıyan yüksek enerjili bir ışık
sistemidir. Lazerde ışık enerjisi tek bir
dalga boyundan oluşmaktadır ve çizgisel bir
doğrultuda yayılmaktadır.
Flaş lamba teknolojisi ile epilasyonun mekanizması, lazer epilasyona
benzer. Burada
da yüksek enerjili ışınlar deriye
uygulanarak kıl kökü hücresi etrafında bulunan melanin
tarafından emilimi sağlar. Bu emilim sırasında açığa çıkan ısı enerjisi kıl kökü hücresini
tahrip eder. Böylece ölen kıl hücresi yeni kıl üretemeyerek
epilasyon sağlanmış olur. Flaş
lamba epilasyon sistemi, lazer epilasyona benzer
yararlara ve sakıncalara sahiptir. Bu
sistemde değişik dalga boyunda ışınlar kullanıldığından değişik ten ve kıl renklerine sahip
kişilerde hatta aynı kişide farklı bölgelerde bile bu dalga boyları değiştirilerek en uygun ışık
dalga boyu ayarlanabilme özelliği vardır. Bu özellik,
tedavide belli bir esneklik sağlarken
uygulamayı yapan kişinin beceri ve tecrübe gereksinimini artırmaktadır. Her ne kadar bazı
üretici firmalar bu sistemin lazerden daha üstün
olduğunu ileri sürseler
de, bilimsel
çalışmalar bunu desteklememekle birlikte ayva tüylerde, flaş lamba epilasyon
sisteminin
lazer epilasyona göre daha etkili olduğuna dair genel bir
görüş hakim bulunmaktadır. Hangi
sistemin daha iyi olduğu kişiden kişiye değişmektedir. Bazı kişiler flaş lamba sistemine hiç
yanıt vermezken bir başkası çok iyi sonuç verebilir. Bilimsel çalışma ve yayınlar, flaş lamba
teknolojisi ile sağlanan epilasyon başarısı ve yan etkilerin lazer epilasyon sisteminde
gözlenen oranlarda olduğunu kanıtlamaktadır.
İlk yapılan bilimsel çalışmalarda tek seans tedaviden 12 hafta sonra kıl sayısında %50-
60 oranında azalma olduğunu işaret etmiştir. Birden fazla seans uygulanan tedavilerde kıl
oranındaki azalma daha yüksek oranlara çıkarak son tedaviden 6 ay sonra yapılan
gözlemlerde % 75’e varan oranlarda kıl azalması olduğu gösterilmiştir.
Yüksek doz ve uygun olmayan cilt rengine (örneğin esmer ciltlerde)
sahip kişilerde
daha sık olmak üzere yanık, su toplama, ciltte açık renk beneklenme, koyu renk beneklenme,
cilt üzerinde kabuklanma gibi yan etkiler nadir
olarak olsa da görülebilmektedir.
Ayrıca lazer epilasyondan farklı olarak flaş lamba epilasyon sistemi ile bildirilmiş bir
başka yan etki ise paradoksal (durağan kılların geçmesi) kıllanma denilen bir durumdur. Bu
yan etki özellikle hormon bozukluğuna bağlı kıllanma durumu olan
hastalarda ve sıklıkla
yüz-boyun bölgesinde görülmektedir. Epilasyon
uygulanan bölgeye komşu cilt bölgesi
üzerinde uyku durumunda olan kıl hücreleri ışık ve ısının etkisi ile üretken
duruma geçerek
kıl üretmeye başlamakta böylece epilasyon uygulanan bölgede kıllar azalırken buraya komşu
bölgelerde kıllanmada artış meydana gelmektedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.