1. İYONTOFOREZ
İLE CİLT
BAKIMI
1.1.
Tanımı
İyontoforez, cilde belirli maddeleri galvanik akım kullanarak nüfus
ettirme yöntemidir. İyontoforez uygulamasını tam olarak anlayabilmek için iyon, elektrik akımı, voltaj, akım şiddeti, direnç ve galvanik akımın ne olduğunu bilmek gerekir.
1.2.1.
Atom ve İyon
Çevremizdeki her tip nesne ister katı ister sıvı hâlde bulunsun, atom
adı verilen küçük yapı taşlarından oluşmuştur. Yani kütlesi ve ağırlığı olan her şey bir maddedir ve maddenin en küçük birimi atomdur. Her bir atom, çekirdek
ve bir zardan oluşmuştur. Çekirdek pozitif yüklü protonlardan, zar ise negatif yüklü
elektronlardan oluşur.
Normal şartlarda proton sayısı daima elektron sayısına eşittir. Diğer bir ifade ile pozitif ve negatif yükler dengededir, yani atom
elektriksel olarak nötr hâldedir. Yinede elektronlar yörüngelerinde oynatılabileceği gibi yenileri de
atoma eklenebilir (Atomlar elektron kazanıp kaybedebilir.). Bu
işlem sonucu elektrik
yükü taşıyan parçacıklar yani “ iyonlar “oluşur.
Eğer pozitif değer negatif değerle eşit ise atom nötr
‘dür.
Eğer atoma bir
elektron ilave edilmiş ise elektron sayısı proton sayısını aşacaktır ve parçacık negatif bir yük oluşturacaktır. Normalde nötr hâlde bulunan atom bir negatif iyon veya anyon olacaktır.
Eğer atom bir
elektronunu yitirir ise protonların sayısı elektronların sayısını aşacak ve parçacık pozitif bir yük oluşturacaktır. Normalde nötr hâlde bulunan atom bir pozitif iyon veya katyon olacaktır.
Her çeşit parçacık aşağıdaki üç gruptan bir tanesi ile tanımlanacaktır.
Yüksüz partiküller
Pozitif yüklü
partiküller veya katyonlar
Negatif yüklü
partiküller veya anyonlar
İyonlar birbirleriyle reaksiyona girer. Burada daima elektrik
yasalarına uygunluk vardır yani ‘aynı yüklü iyonlar birbirlerini iterken karşıt yüklüler
birbirlerini çeker. Bu yasadan hareketle, değişik elektrik yüklü
iki nesne birbiri ile temas ettiğinde, bünyesinde fazla elektron bulunduran negatif yüklü atomlara
sahip nesnedeki elektronlar, bünyesinde eksik elektron bulunduran pozitif yüklü atomlara
sahip nesneye doğru akmaya başlar. Bu hareket elektrik akımını meydana getirir.
1.2.2.
Elektrik Akımı
Farklı elektrik yüklerine veya potansiyellerine sahip bir iletkenin iki
uç noktası arasında oluşan elektron akımı olarak tarif edilebilir. Elektrik akımı yüksek potansiyele sahip konumdan (fazla elektronlu) düşük potansiyele sahip
konuma (eksik elektronlu) doğru akmaya başlar.
Voltaj: Bir iletkenin iki uç
noktası arasında belirlenen
potansiyel fark olarak tarif edilir.
Akım şiddeti: Belirli bir sürede
bir iletkenden geçen elektron sayısıdır. Akım şiddeti ‘amper’ ile simgelenir. Tıp, elektro-terapi, elektro kozmetik sektörleri bunun binde birine karşılık gelen ‘mili amper
(mA)’ birimini kullanır.
Direnç: İletken içinden geçen
elektronlara karşı nesnenin gösterdiği dirençtir. Direnç ‘Ohm’ ile gösterilir. Bazı materyaller düşük dirençli olduklarından elektronların içlerinden geçmelerine kolayca izin verir(tam iletkenler). Örneğin tuzlu çözeltiler, gümüş, altın, bakır, alüminyum vb.
Elektronları
çekirdeklerine sıkıca bağlı materyallerde serbest elektron sayısı çok sınırlı olduğundan en
yüksek dirence sahiptir (iletken olmayanlar).
Örneğin cam, yağlar, distile su, seramikler, plastikler vb.
1.2.2.1.Ohm Kanunu
Voltaj, akım şiddeti, direnç arasındaki ilişkiler bütünüdür.
Akım şiddeti=voltaj/ direnç şeklinde formüle edilmiştir.
Voltaj ve akım şiddeti değerleri birbirleriyle doğru orantılıdır. Voltaj ne kadar artarsa
akım şiddeti de o miktarda artar. İletkenin direnci ve akım şiddeti arasında ise ters bir orantı vardır.
1.2.3.
Galvanik ( Doğru Akım
):
Galvanik akım uygulama süresince voltajın sabit olduğu kesintisiz elektrik akım tipine verilen addır. Düz bir akım verir, bir kutuptan diğerine seyreder. Bu akım tipinde elektronlar aynı yönde birbirlerini izleyerek akar. Daima eksiden artıya ya da artıdan eksiye doğru ilerler.
Galvanik akım, sabit voltaj verebilecek bir güç kaynağı tarafından sağlanır. Bahsedilen güç kaynağı elektro medikal
uygulamalar için iki karakteristik özelliğe sahip olmalıdır:
Elde edilen akım kesinlikle
dalgalanmamalıdır.
Güç kaynağı ‘şiddeti kontrol
edilebilir ‘ tipte olmalıdır. Bunun anlamı eğer güç kaynağı çok özel bir voltaj (V) ve akım şiddeti (I) sağlarsa elde edilecek sonuçlar bağlanan hastanın direnç seviyesine göre insandan insana değişecektir. İnsan cildinin tedavi süresi içinde bile direncini değiştirdiği düşünülür ise aşırı direnç düşüşünün güç kaynağının akım şiddetinin kontrol edilemediği bir
ortamda, istenmeyen kazalara neden olacağı açıktır.
1.2.3.1. Galvanik Akımın Fizyolojik
Etkileri
Sinirleri yatıştırıcıdır.
Ağrı kesici özelliği vardır.
Hücre bölünmesini çoğaltır.
Cildi uyarır, cilt salgılamalarını artırır ve derin temizleme
yapılmasını sağlar.
Cildin nem düzeyini
yükseltir.
Dokuların daha fazla
beslenmesini sağlar.
1.2.3.2. İyontoforez ve
Galvanik Akım
İyontoforez yukarıda da tanımladığımız gibi cilde belirli maddeleri galvanik akım kullanarak nüfus ettirme yöntemidir. Terapötik
ajan, nüfus ettirilen madde galvanik akım ise bu maddenin nüfus etmesini sağlayan taşıma aracıdır. Bu nedenle
iyontoforezin etkileri terapötik ajan özelliğine bağlıdır.
Örneğin uygulanacak ürün nemlendirici özellikte ise işlem nemlendirme,
selülit gidermeye yönelik ise antiselülitiktir. Kozmetik
üreticileri çok farklı amaçlara yönelik değişik formlarda ve her tür cilt tipi için çeşitli ürünler geliştirmektedirler.
Burada temel şart kullanılan maddenin, iyonlara ayrışabilir nitelikte olmasıdır(Pozitif ya da negatif yük taşıması).
İyontoforez için kullanılan sıvılar hücre için çok değerli ham maddeler içerir. Bu ürünler, hücre içinde stoplâzmada bulunan ve
protein fabrikası olan ribozomlar tarafından alınarak işleme konulur. Bu şekilde uykuda veya yavaşlamış olan bir hücre faaliyete geçer, yeni bir protein sentezi başlar, hücre bölünmesi
gerçekleşir ve cilt üzerinde
yenilenme, canlanma olur.
İyontoforez işleminde uygulama süresi ve akımın gücü çok önemlidir. Eğer çok uzun bir süre ve çok güçlü bir akım ile çalışılırsa ürün cildin daha
alt katmanlarına gideceğinden sakıncalıdır. İstenilen etki iyonların epidermisin bazal tabaka ve dermis tabakasına kadar inebilmesidir.
İyontoforez işleminde uygulama yapılacak bölgenin boyut ve özelliklerine bağlı olarak değişik boyutlarda küçük elektrotlar kullanılır. Yüz uygulamalarında rulo, top başlı, nokta elektrotlar olmak üzere üç değişik elektrot vardır.
Rulo elektrot: Alın, yanak ve boyun
bölgesinde kullanılır.
Resim
1.1: Rulo elektrot
Top başlı elektrot: Top başlı elektrotlar inişli çıkışlı göz çevresi, burun
kanatları gibi yüzeyler için kullanıma daha uygundur.
Resim
1.2: Top başlı
elektrot
Nokta uçlu elektrot: Nokta başlı elektrot ise daha
çok ince ve küçük
kırışıklıklar veya çizgiler gibi yüzeyler de kullanılır.
Resim
1.3: Nokta uçlu elektrot
1.2.3.3. İyontoforezin Kullanımında Dikkat Edilmesi
Gereken Durumlar
Ciltte yara, sivilce
vb. durumlar varsa kullanılmamalıdır.
Varisli bölgelerde
kullanılmamalıdır.
Metal protezli
bölgelerde kullanılmamalıdır. Akım bu bölgede birikebilir.
Kadınların rahim içi protez
kullandığı bölgelere uygulama
yapılmamalıdır.
Kalp pili taşıyanlarda
uygulanmamalıdır.
Cilt hassasiyetinin
olduğu bölgelerde
uygulanmamalıdır.
Hamile bayanlara
uygulanmamalıdır.
1.2.3.4. İyontoforez Uygulama
Tekniği
Akım şiddeti, ürün polaritesi (pozitif veya negatif yük taşıması) ve en az uygulama süresi, iyonize edilecek ürünün üreticisi tarafından belirlenecek değerlerdir. Bunların yanı sıra uygulama yapılan kişinin ağrı duyum eşiği de uygulama için önemlidir. Bu nedenle azami akım şiddeti;
Ürünün tipine,
Kullanılacak olan
elektrotların boyutuna,
Cilt tipine,
Müşterinin ağrı duyum eşiğine göre ayarlanmalıdır.
Resim
1.4: İyontoforez uygulaması
Kullanılacak elektrot
formlarına bağlı olarak azami akım değerleri
o Rulo tip elektrot için: 0.96 mA
o Top başlı elektrot için: 0.50 mA
o Nokta uçlu elektrot için: 0.30 mA
Cilt tipine göre
uygulanacak azami akım değerleri
o Normal ciltler için: 0.40- 0.70 mA
o Yağlı ciltler için: 0.40- 0.99 mA
o Hassas ciltler için: 0.20- 0.25 mA olmalıdır.
Uygulamada dikkat
edilecek hususlar
Uygulama sırasında müşterinin cildi çok
iyi gözlenmelidir.
Müşterinin üzerinde
bulunan tüm metal objeler ve yüzük, kolye, bilezik vb. mücevheratlar mutlaka çıkartılmalıdır.
Uygulama süresince
müşterinin hiçbir metal
objeye dokunmasına izin verilmemelidir.
Temiz bir cildin akımı daha iyi geçireceği unutulmamalıdır.
Deride bulunan
lezyon, sivilceler vb. durumlar yalıtım sağlayacak vazelin veya benzeri maddeler ile kapatılmalıdır.
Cihazın tüm kontrol düğmelerinin sıfırda olup olmadığı kontrol edilmelidir. Tüm düğmelerin hastaya
uygulamaya başlamadan önce sıfır konumda olması çok önemlidir.
Cilt ile metal
elektrotlar arasında mutlaka sünger bir koruyucu hazırlanmalıdır.
İyonize edilecek ürün
pozitif ise aktif elektrot cihazın pozitif çıkış noktasına, pasif elektrot ise negatif çıkış noktasına bağlanmalıdır.
Aktif elektrot
uygulama yapılacak bölgeye, pasif
elektrot ise uygulama yapılacak bölgenin birkaç cm yakınına gelecek şekilde yerleştirilmelidir.
İyonize edilecek
ürünü üreten firmanın tavsiye ettiği değere ulaşıncaya kadar akım şiddetini kademeli olarak artırmaya ve belirli bir süre akımın sabit kalmasına özen gösterilmelidir.
Akım şiddeti müşterinin ağrı duyum eşiğine göre ayarlanmalıdır. Bu nokta müşterinin hafif karıncalanma hissettiği andır.
Uygulama süresinde
müşteri acı hissediyor ise akım şiddeti düşürülmeli, uygulama süresi artırılmalıdır.
Uygulama süresince
elektrot ciltten kaldırılmamalıdır(Müşteri acı duyabilir.).
Elektrotlar bir
bölgede sabit tutulmamalı devamlı hareket ettirilmelidir (Ciltte istenmeyen yanıklara sebep
olabilir.).
Uygulama bitiminde
akım şiddeti kademeli
olarak azaltılmalı ve sıfırlanmalıdır.
Akım şiddeti sıfırlanmadan
elektrotlar ciltten kaldırılmamalıdır.
Uygulama bölgesine
göre elektrot seçilmelidir.
Boyun bölgesinde
azami 2 dakika ve yüz üzerinde azami 4 dakika çalışılmalıdır.
Cilt bölgesinde
yerel bir grileşme veya gri noktalar belirirse mutlaka aşırı alkalik veya asidik reaksiyon olmuş demektir. Bu bölge
soğuk su ile hemen yıkanmalı, temiz gazlı bir bezle kapatılmalıdır. Yaklaşık 15 dakika sonra yoğun bir nemlendirici sürülmelidir. Bir iki gün makyaj yapmaması önerilmelidir.
İyontoforez uygulamasından sonra yüksek
frekans uygulamanın, cildi dış etkilerden korumak ve dezenfekte etmek amacıyla önemli olduğu unutulmamalıdır.
Elektrotlar ve
kullanılan malzemeler
dezenfekte edilmelidir.
Cilde ampul uygulayınız ( İyontoforez yardımı ile pozitif (+) değerdeki ampulü uygulama).
Müşterinin üzerinde
bulunan tüm metal objeleri; yüzük, kolye, bilezik vb. mücevheratlar çıkartırınız.
Deride bulunan
lezyon, sivilceler vb. durumlar, yalıtma sağlayacak vazelin veya benzeri madde ile kapatınız.
Cilt türüne uygun
olan pozitif (+) değerli bir ürün seçiniz.
İyontoforez cihazını fişe takınız.
Tüm değerleri sıfıra getiriniz.
İyontoforez cihazının kablolarını hazırlayınız.
Cihazı kabloyla irtibatlandırınız.
Aktif olan elektrodu
cihazın pozitif çıkış noktasıyla irtibatlandırınız (kırmızı kablo).
Pasif elektrodu
cihazın negatif çıkış noktasıyla irtibatlandırınız (siyah kablo)
Pasif elektrodu
nemli bir peçete ile sarınız.
Pasif elektrodu
uygulama yapılacak bölgenin 5- 6 cm uzağına sabitleyiniz (sırt, kol vb.).
Rulo elektrodu aktif
elektrota takınız.
Rulo başlı elektroda gerekli gördüğünüz takdirde sünger geçiriniz.
Ampulü kırınız.
Ampulü tüm yüz,
dekolte ve boyuna sürünüz.
Rulo elektrodu uygulama
bölgesine yerleştiriniz.
Cihazı açınız.
Akım şiddetini kademeli
olarak artırınız.
Rulo elektrodu hızlı bir şekilde yanakta, çenede, boyunda, alında ve burunda gezdiriniz.
Akım şiddetini kademeli
olarak azaltınız.
Rulo elektrodu
ciltten kaldırınız.
Rulo elektrodu çıkartarak daha sonra temizlemek üzere kullandığınız aparatları biriktirdiğiniz kabın içine koyunuz.
Top başlı elektrodu aktif
elektroda takınız.
Top başlı elektrodu uygulama
bölgesine yerleştiriniz.
Akım şiddetini kademeli
olarak açınız.
Top başlı elektrodu dudak
üstü, burun kanatları gibi dar alanlarda gezdiriniz.
Akımı kademeli olarak
azaltınız.
Top başlı elektrodu ciltten
kaldırınız.
Top başlı elektrodu çıkartarak daha sonra temizlemek üzere kullandığınız aparatları biriktirdiğiniz kabın içine koyunuz.
Nokta başlı elektrodu aktif
elektroda takınız.
Nokta başlı elektrodu uygulama
bölgesine yerleştiriniz.
Akım şiddetini yavaşça artırınız.
Nokta başlı elektrot ile kırışıklıklar üzerinde zikzaklar çiziniz.
Akımı yavaşça azaltınız.
Nokta başlı elektrodu ciltten
kaldırınız.
Nokta başlı elektrodu çıkartarak daha sonra temizlemek üzere kullandığınız aparatları biriktirdiğiniz kabın içine koyunuz.
Pasif elektrodu çıkartınız.
Cihazı kapatınız.
Dekolteye ve yüze
bakım masajına geçiniz.
Göz bakımına geçiniz.
Cilde maske uygulayınız.
Cilde tonik uygulayınız .
Cilde nemlendirici
uygulayınız.
Müşteriyi uğurlayınız.
Cilt bakımı kabinini düzenleyiniz
Cilde ampul uygulayınız( İyontoforez yardımı negatif (-) değerdeki ampulü
uygulama).
Müşterinin üzerinde
bulunan tüm metal objeler ve yüzük, kolye, bilezik vb. mücevheratlar çıkartırınız.
Deride bulunan
lezyon, sivilceler vb. durumlar, yalıtım sağlayacak vazelin veya benzeri madde ile
kapatınız.
Cilt için uygun olan
negatif (-) değerli bir ürünü seçiniz.
İyontoforez cihazını fişe takınız.
Tüm değerleri sıfıra getiriniz.
Aktif elektrodu
cihazın negatif çıkış noktasıyla irtibatlandırınız (siyah kablo) .
Pasif olan elektrodu
cihazın pozitif çıkış noktasıyla irtibatlandırınız (kırmızı kablo) .
Pasif elektrodun
süngerini su ile nemlendiriniz.
Pasif elektrodu
uygulama yapılacak bölgenin 5–6 cm uzağına sabitleyiniz (sırt, kol vb.).
Ampulü kırınız.
Kalan ampulü tüm
yüz, dekolte ve boyuna sürünüz.
Rulo elektrodu takınız.
Rulo elektrodu
uygulama bölgesine yerleştiriniz.
Cihazı açınız.
Akım şiddetini kademeli
olarak artırınız.
Rulo elektrodu hızlı bir şekilde yanakta,
çenede, boyunda, alında ve burunda gezdiriniz.
Akım şiddetini kademeli
olarak azaltınız.
Rulo elektrodu
ciltten kaldırınız.
Rulo elektrodu çıkartarak daha sonra
temizlemek üzere kullandığınız aparatları biriktirdiğiniz kabın içine koyunuz.
Top başlı elektrodu takınız.
Top başlı elektrodu uygulama
bölgesine yerleştiriniz.
Akım şiddetini kademeli
olarak açınız.
Top başlı elektrodu dudak
üstü, burun kanatları gibi dar alanlarda gezdiriniz.
Akımı kademeli olarak
azaltınız.
Top başlı elektrodu ciltten
kaldırınız.
Top başlı elektrodu çıkartarak daha sonra temizlemek üzere kullandığınız aparatları biriktirdiğiniz kabın içine koyunuz.
Nokta başlı elektrodu takınız.
Nokta başlı elektrodu uygulama
bölgesine yerleştiriniz.
Akım şiddetini yavaşça artırınız.
Nokta başlı elektrot ile kırışıklıklar üzerinde zikzaklar çiziniz.
Akımı yavaşça azaltınız.
Nokta başlı elektrodu ciltten
kaldırınız.
Nokta başlı elektrodu çıkartarak daha sonra temizlemek üzere kullandığınız aparatları biriktirdiğiniz kabın içine koyunuz.
Pasif elektrodu çıkartınız.
Cihazı kapatınız.
Dekolteye ve yüze
bakım masajına geçiniz.
Dekolteye ve yüze
bakım masajına geçiniz.
Göz bakımına geçiniz.
Cilde maske uygulayınız.
Cilde tonik uygulayınız.
Cilde nemlendirici
uygulayınız.
Müşteriyi uğurlayınız.
Cilt bakımı kabinini düzenleyiniz.
2.
LİFTİNG
UYGULAMALARI
2.2.
Tanımı
Lifting, gerginliğini kaybetmiş kasları toparlamaya yarayan uygulamalarda kullanılan bir yöntemdir. Kas gücü yetersizliği, kırışıklık ve yüz derisinin
sarkması gibi durumlarda kullanılır.
Genç yaşlarda yüz kasları gergin ve dengededir. İlerleyen yaşla birlikte yüzde oluşan kırışıklıklarının nedeni, doğal yaşlanma sürecinin bir sonucu olarak kasların gerginliklerini yitirmeleridir. Bunun yanı sıra abartılı yapılan mimik
hareketleri de kırışıklıkların oluşumunda diğer bir faktördür(bk. Cilt Temizliği ve Bakımı mod.). Kaslardaki gerginlik dengesinin bozulması kırışık ve sarkma gibi
sorunlara neden olur. Lifting uygulamaları bu aşamada özel
elektrotlar aracılığı ile elastikiyetini kaybetmiş kasların gevşemesine yardımcı olarak gerginliğini yitiren kasların toparlanmasını sağlar. Bu uygulamalar sayesinde, gerginliğini yitiren kaslar
normal hâline getirilerek yanak bölgesinde gerginlik, ağız bölgesinde toparlanma, mimik çizgilerinin yumuşaması, çökük göz
kapaklarının toparlanması gibi sonuçlar elde edilebilmektedir.
Lifting uygulamalarında değişik teknikler kullanılmaktadır. Özellikle kasların hareket yeteneğini arttırıcı alçak frekanslı akımlar yardımıyla kaslar uyarılarak kasların toparlanmasına yardımcı olunmaktadır. Bu uygulamalarda kullanılan alçak frekanslı akımlara kısaca değinmekte fayda vardır.
2.1.1.
Alçak Frekanslı Akımlar
Alçak frekanslı akım, değişken bir akım türüdür. Voltaj ve frekansı düşüktür. Akım yoğunluğu kullanım sırasında birkaç mili amperin üzerine çıkmaz. Alçak frekanslı akımların yoğunluğu ayarlanabilir. Akımı yumuşak veya yoğun bir şekilde vermek mümkündür. Uygulamanın amacına yöre akımın yoğunluğu da değişiklik gösterecektir. Yumuşak yoğunluktaki akımlar yüz üzerindeki bakımlarda kullanılmak üzere özel olarak tasarlanmışlardır. Frekansı saniyede 1000’ den azdır. Frekans (sıklık) her saniyede geçen tekrar (uyarıcı )sayısını gösterir.
Alçak frekanslı akımlar hareket yeteneği arttırıcı akımlar olarak da adlandırılır. Kas lifleri üzerinde etkilidir ve kas kasılımı sağlar. Her insanın ağrı algılama eşiği farklı olduğundan ve kas sistemleri birbirlerine benzemediğinden referans olabilecek sabit bir değer verilememekle
beraber, deneysel çalışmalar sonucunda, kas kasılmasının, yaklaşık 2 mA seviyesinde olduğu gözlenmiştir. Yine de bu değerin kası çok yüzeyde olan veya aşırı hassas olan kişilerde daha düşük, diğer insanlarda da çok daha yüksek olması, her insanın yapısının farklı olduğunun bir göstergesidir.
Alçak frekanslı akımlar dokularda iyon hareketlerine sebep olur. Kas ve sinirleri uyarabilir. Bu özellikleriyle kas ve sinir
hastalıklarının teşhis ve tedavisinde
ve bazı ağrıların azaltılmasında kullanılır.
2.1.1.1 Fizyolojik
Etkileri
Bu akımlar kas sinir sistemini etkiler ve her defasında bir kasın kasılmasına neden olur.
Bu şekilde yapılan pasif
egzersizler, kasın gerginliğini arttırır.
Kas gevşemesi, kırışıklık gibi durumlarda
toparlayıcı bakım olarak kullanılır.
Ayrıca alçak frekanslı akımlar dolaşım sistemine etki
ederek toplardamar aktivitesini uyarır. Toplardamar yetersizliği, ödemler ve benzer durumlar gibi dolaşım sistemi bozukluklarından kaynaklanan problemlerde başarılı sonuçlar sağlar.
Lenfatik dolaşımı arttırır.
Metabolizmayı uyarır. Bölgesel
metabolizmada canlılık olur.
2.1.2.
Alçak Frekanslı Akımlar
Myo Lifting Uygulamaları
Alçak frekanslı akımlar kullanılarak uygulanan lifting uygulamalarını ikiye ayırabiliriz.
Sabit elektrotlar
kullanılarak uygulanan
lifting uygulamaları
Hareketli
elektrotlar kullanılarak uygulanan lifting uygulamaları
Myo lifting uygulamaları için üretilen
cihazlar üretici firmalara göre farklılıklar gösterebilmektedir. Firmaların uygulama
talimatlarına mutlaka uyulmalıdır. Bununla birlikte hepsinde uygulama mantığı aşağı yukarı aynıdır.
2.1.2.1. Sabit
Elektrotlar Yardımıyla Myo Lifting Uygulaması
Sabit elektrotlar yardımıyla uygulanan pasif
egzersiz uygulamalarında kasların motor noktalarına sabit elektrotlar yerleştirilip akım verilerek kaslar pasif olarak hareket ettirilmekte, bu sayede kaslarda toparlanma sağlanmaktadır. Bu uygulama, çok
fazla tercih edilen bir teknik olmamakla birlikte, uygulama
tekniği hakkında bilgi edinmekte
fayda vardır.
Resim
2.1: Sabit elektrotlarla lifting uygulaması
Sabit elektrotlarla lifting uygulama tekniği
Makyajın ve cildin
temizlenmesi,
Cihazın hazırlanması,
Yüzün motor noktaları bulunarak buralara
kendinden yapışkanlı elektrotlar yerleştirilmesi,
En iyi sonuçlara ulaşmak için bunların birbirlerine
paralel olarak çift yüzün iki yanına yerleştirilmeleridir.
Müşterinin özel
durumuna göre seçilebilecek birçok farklı elektrot bağlama şekli çizimlerde belirtilmiştir.
Şekil
2.2: Yüz kasları
Şekil
2.3: Sabit elektrotların yanak ve boyun bölgesine
yerleştirilmesi
Şekil
2.4: Sabit elektrotların alın
ve dudak bölgesine yerleştirilmesi
Elektrotların bağlama şekillerini değişik pozisyonlarda,
seans içinde veya bir seanstan diğerine değiştirerek kullanabilmek mümkündür.
Akımın kademeli olarak
artırılması (Her seansta akım şiddeti kademeli
olarak artırılmalıdır. Haftada 2 veya 3 sefer bir gün arayla cildin durumuna göre
12-15 seans kür olarak uygulanabilir. ),
Sürenin ayarlanması (Uygulama süresi
uyarılacak kas guruplarına göre 4- 5 dakikayı aşmamalıdır.),
Akımın kesilmesi,
Cildin tonik yardımıyla silinmesi,
Maske uygulaması (her seansta
olmayabilir),
Nemlendirici
uygulaması aşamalarından oluşur.
2.1.2.2. Hareketli
Elektrotlar Yardımıyla Myo Lifting Uygulaması
Bu uygulamada hareketli elektrotlar yardımıyla kasları tek tek uyararak
kasların toparlanmasına yardımcı olunur. Kasların veya özel bir kas guruplarının tek tek uyarılabilmesi, uygulamanın başarısını arttıran etkenlerdendir. Myo lifting uygulamalarında iki metot kullanılır. İki metodun bir birinin ardı sıra uygulanması başarıyı artırıcı etkenlerdendir.
2.1.2.2.1. Bipolar
Metot (Çift Kutup Yöntemi)
Yüzdeki fonksiyonel kasların uyarılmasına yönelik bir çalışmadır. Yüzdeki fonksiyonel kasların elastikiyetini ve gerginliğinin artırılmasında etkili bir uygulamadır.
Uygulama tekniği: İki küçükbaşlı elektrot kullanılır. Bunlar cihazın elektrot
tutanaklarına yerleştirilir.
Resim
2.2: Myo lifting uygulamalarında
kullanılan top başlı
elektrotlar
Elektrotlar iletken bir el ile ıslatılırlar ve çift olarak
kas veya kas guruplarına yerleştirilir. İki elektrot biri birine paralel olarak hareket ettirilir. İki elektrot arasında kalan kas liflerinin hareketi sağlanmış olur. Elektrotlara
gelecek olan akım kademeli olarak cihaz üzerinde bulunan akım şiddetini ayarlamaya
yarayan düğme yardımıyla artırılır. Kas kasılmalarının gözle görüldüğü noktaya kadar akım şiddeti artırılmakla beraber, uygulama yapılan kişinin ağrı duyum eşiği akım şiddetini ayarlamada göz önünde tutulmalıdır.
Her kas gurubu yaklaşık olarak 1- 1,5
dakika süreyle uyarılmalıdır. Bu sürenin sonunda akım şiddeti kademeli olarak azaltılmalı ve uygulama yapılacak diğer kas grubunun üzerine elektrotlar yerleştirilmeli ve akım şiddeti yine kademeli
olarak artırılmalıdır. Bu uygulamada yüz kaslarının yerleri ve şekilleri çok iyi
bilinmeli ( bk. Yüz ve Dekolte Masajı mod.) ve üretici firmalarının verdiği yüz üzerinde çalışılacak kaslar ve
elektrotların temas ettirileceği noktaları gösteren örnek çizelgeler göz önünde tutularak yapılmalıdır. Aşağıda örnek bir çizelge verilmiştir.
Şekil
2.6: Yüz kasları ve bipolar uygulama
noktaları
2.1.2.2.2.
Monopolar Yöntem (Tek Kutup Yöntemi)
Bu yöntemle kas grupları fonksiyonel bir
kastan uyarılır, kasın elastikiyetini artırmaya yönelik uygulamalardır.
Tek kutup yöntemi, tek elektrot kullanılır anlamına gelmez, alçak
frekanslı akımlarla bir elektrik devresi kurabilmek için daima iki
elektroda ihtiyaç vardır. Yassı başlı bir elektrot kasın motor noktasına (motor nokta kasta kasılmanın en şiddetli olduğu noktası), devre tamamlayıcı diğer elektrot ise uygulama bölgesinin yakınında bir yere yerleştirilir. Kas motor noktasına verilen alçak şiddetli akımlar, kasların istem dışı kasılmasını sağlayarak kasın boyunu uzatır. Sonuç olarak deri daha gerginleşir ve çizgiler açılır.
Uygulama prensibi bipolar metodun aynısıdır. Tek fark
monopolar yöntemde elektrodun kasın motor noktasına yerleştirilirken bipolar yöntemde kasın başlangıç ve bitiş noktalarına yerleştirilmesidir.
Şekil
2.8: Yüz motor noktaları
Her iki metodun ard arda uygulanması uygulamanın başarısını artırıcı bir etkendir. İlk önce bipolar metot uygulanmalı, ardından mono polar
metot uygulanmalıdır. İhtiyacı olan ciltlere, cildin durumuna göre 12- 15 seanslık kürler şeklinde uygulanır. İki günde bir uygulama yapılmalıdır. Yıl içinde cildin durumuna göre birkaç kür yapmak uygulamanın başarısını ve devamlılığını artıracaktır. Müşterinin evde cildin gerginliği artırıcı ürünler kullanması başarıyı artırıcı etkenlerdendir.
2.1.2.3. Kullanırken Dikkat Edilecek
Hususlar
Hareket yeteneği arttırıcı akımlar kullanılırken;
Herhangi bir nedenle
sağlık durumu bozuk olan
kişiler bu uygulamaya alınmadan önce doktoruna danışılmalıdır.
Kalp, elektrotlar
arasında asla
bulundurulmamalıdır.
Hamile bayanlarda
uygulama yapılmamalıdır.
Yaralı ve hastalıklı kaslarda uygulama
yapılmamalıdır. Bu durumda kasın ani ve aşırı derecede kasılması, kas ezilme ve kas yırtılmaları ile sonuçlanacaktır.
Hareket yeteneğini arttırıcı akımlar flebit (
toplardamar iltihabı ), tromboz (kanın pıhtılaşması) dolaşım bozukluğu hastalıklarında kullanılmamalıdır.
Kalp pili taşıyan müşterilerde de kullanılmamalıdır.
Uygulama yapılacak deride,
herhangi bir cilt lezyonu olmamalı ve deri, hasarsız, kesiksiz olmalıdır.
2.1.2.4.Uygulamada
Dikkat Edilecek Noktalar
Bir kas birden çok
ve yüksek seviyede bir kasılma ile karşı karşıya bırakılmamalıdır. Bu tür yanlış bir uygulamanın, kas yaralanmaları veya kopmaları oluşabileceği unutulmamalıdır.
Kasılma oluşturan akım şiddetini ayarlarken;
Akım şiddetinin kişiden kişiye değişiklik göstereceği,( kişinin ağrı duyum eşiği seviyesine bağlı olarak)
Uygulama bölgesinin
yerine göre değişiklik göstereceği, unutulmamalıdır (Kemikli yüzeylerdeki yassı kaslar, ağız çevresi veya alın üzeri kası, akım geçişine karşı çok daha hassastır ve akım şiddeti bu hassasiyet göz önünde tutularak ayarlanmalıdır.) .
Elektrotlarda akım varken elektrotlar
cilt üzerinden kaldırılmamalı ve cilt üzerine koyulmamalıdır.
Uygulama öncesi akım ayar düğmelerinin sıfır konumunda olması gerektiği, ani olarak verilecek akımının kas yaralanmalarına sebebiyet vereceği unutulmamalıdır.
Her kas grubunun
yaklaşık olarak 1- 2 dakika
uyarılması gerektiği unutulmamalıdır.
Akım kademeli olarak açılmalı ve kademeli olarak
kapatılmalıdır.
Elektrikli aletin
kullanımı için güvenlik
önlemleri alınmış olmalıdır. Su, nem, tesisat borularından uzak olunmalıdır.
Tedavi öncesinde
metal takılar ve saatler çıkartılmalıdır.
UYGULAMA
FAALİYETİ
İşlem Basamakları Öneriler
Müşterinin üzerinde
bulunan tüm metal objeleri -yüzük, kolye, bilezik vb. mücevheratlar- çıkarttırınız.
Myo lifting cihazını fişe takınız.
Tüm değerleri sıfıra getiriniz.
Bipolar metot ile
myo lifting uygulamasına geçiniz.
İki küçük top başlı elektrodu cihazın elektrot tutamaklarının bir girişine yerleştiriniz.
Elektrotlar küçük
bir miktarda iletken jel ile ıslatınız.
Elektrotları çiftler hâlinde şekilde gösterilen noktalara yerleştiriniz.
Akımı aktif hâle
getiriniz.
Kaslarda kasılma elde etmek için elektrotları ciltten kaldırmadan hafifçe kaydırarak kasılma noktasını bulunuz.
Uygulama sırasında, müşteri hafif rahatsızlık veya gıdıklanma duygusu belirttiği takdirde, elektrotları bu duygu azalana dek hafifçe yerlerinden oynatınız.
Ciltle teması tam olarak sağlayarak, bu huzursuzluğu ortadan kaldırınız.
Her kas grubu için
yaklaşık olarak 1- 2 dakika akım veriniz.
Akım şiddetini kademeli
arttırarak ağrı duyulmayacak kadar yüksek bir seviyede kas kasılması elde edinceye kadar artırınız.
Akımı kademeli olarak
azaltınız.
Elektrotları jelle tekrar ıslatınız.
Diğer kas noktalarına geçiniz.
Tüm yüzdeki kas
noktalarına üretici firmanın vermiş olduğu örnek çizelgeye göre uygulama yapınız.
Cihazı akımını kademeli olarak düşürerek sıfıra indirgeyiniz.
Monopolar metoda
geçiniz.
Siyah kablo ile top
başlı elektrodu irtibatlandırınız.
Kırmızı kablo ile pasif
elektrodu irtibatlayarak uygulama noktasına yakın bir yere koyunuz.
Aktif olan top başlı elektrodu jelle ıslatınız.
Kasın motor noktasına yerleştiriniz.
Akımı aktif hâle
getiriniz.
Uygulama sırasında, müşteri hafif rahatsızlık veya gıdıklanma duygusu belirttiği takdirde, elektrotları bu duygu azalana dek hafifçe yerlerinden oynatınız
Ciltle teması tam olarak sağlayarak bu huzursuzluğu ortadan kaldırınız.
Her kas grubu için
yaklaşık olarak 1- 2 dakika akım veriniz.
Akım şiddetini kademeli ağrı duyulmayacak kadar yüksek bir seviyede kas kasılması elde edinceye kadar artırınız.
Akımı kademeli olarak
azaltınız.
Elektrotları jelle tekrar ıslatınız.
Diğer kas motor
noktalarına geçiniz.
Tüm yüzdeki kas
noktalarına üretici firmanın vermiş olduğu örnek çizelgeye göre uygulama yapınız.
Cihazı akımını kademeli olarak düşürerek sıfıra indirgeyiniz.
Cihazı kapatınız.
Dekolteye ve yüze
bakım masajına geçiniz.
Göz bakımına geçiniz.
Cilde maske uygulayınız.
Cilde tonik uygulayınız.
Cilde nemlendirici
uygulayınız.
Müşteriyi uğurlayınız.
Cilt bakımı kabinini
düzenleyiniz .
3.
OKSİJEN TERAPİ UYGULAMALARI
3.1.
Tanımı
Oksijen terapi, cildin gereksinim duyduğu oksijenin basınç ile cildin alt
tabakalarına kadar iletilmesi şeklinde tanımlanabilir. Oksijen terapiyi anlatmadan önce oksijen hakkında kısaca bilgi vermekte fayda vardır.
3.1.1.Oksijen
Oksijen molekülü O2, iki oksijen atomunun birleşmesinden oluşuyor. Dünyada tüm bitkilerin, milyonlarca yıldır yapmış oldukları fotosentez sonucunda
oluşan O2, insanlar ile birlikte tüm canlıların yaşamı için en büyük hayat kaynağıdır. Oksijen (O2), renksiz, kokusuz, periyodik tabloda VIb grupta yer alan
bir elementtir.
Atomik No: 8
Ergime noktası: -214C
Kaynama noktası: -183C
Soluduğumuz havada, %21 oksijen %79 nitrojen, 0,3 karbondioksit ve diğer gazlar bulunmaktadır. Soluma esnasında, vücudumuza alabildiğimiz O2 miktarı %16,5 oranına düşerken karbondioksit miktarı ise %3,4 oranına çıkmaktadır.
Oksijen, hayatımızın en kritik elementi ve her canlının varlığını sürdürebilmesi için olmazsa yaşam kaynağıdır. Havada, bulutlarda, yağmurda, okyanuslarda, nehirlerde, bitkisel/hayvansal oluşumlarda ve diğer su kaynaklarında bulunan oksijen,
vücudumuzun %80'inin sudan oluştuğu da düşünülürse yaşam için ne kadar önemli olduğu ortadadır.
Oksijen vücudun tüm hücrelerinin temel olarak
ihtiyaç duyduğu bir maddedir.
Hücrelerin fonksiyonları devam ettirmeleri için vazgeçilmezdir. Dünya üzerinde oksijensiz
bir hayat mümkün değildir. İnsan vücudu ancak 2 dakika oksijensizliğe dayanabilir. Temiz
ve rafine bir ortamda solumak vücudumuzda canlandırıcı etkiler oluşturur
Normal koşullarda ve deniz seviyesinde havada maksimum düzeyde % 21 oranında oksijen bulunmaktadır. Ancak çevre
kirliliği, çevre kirliliğine sebep olan
gazların yarattığı sera etkisi, ozon tabakasının delinmesi, yeşil alanların azlığı, oksijenin varlığını olumsuz şekilde etkilemektedir. Yani sadece çok temiz ortamlarda bu %
21’lik oran söz konusu olmaktadır. Zaten bu oran da insanların oksijen ihtiyacını karşılamak için yeterli değildir. 200 yıl öncesine kadar atmosferdeki oksijen miktarı %40 iken günümüzde
bu oranın sadece %19- 21 'dir.
Yaş, yaşam koşullarının ağırlığı, stres ve bazı organizmalardaki biyokimyasal oluşumlar nedeniyle de kandaki O2 miktarı azalmakta, bu da
vücudumuzdaki oksijen gereksinimini artırmaktadır.
Oksijen yetersizliği sonucunda vücudumuzda birçok fonksiyon yeterince çalışmamaktadır. Bunun sonucunda ise anlam veremediğimiz rahatsızlıklar meydana gelmektedir. Kendimizi zinde hissetmeyişimiz, moral bozukluğu, mutsuzluk, sinirlilik
hâli, çoğu zaman oksijenin vücudumuzda yeteri kadar olmayışından kaynaklanmaktadır. Ufak sorunlar gibi gözükse de her ufak sorun peşinden daha büyük
sorunlar getirmektedir. Tüm sorunlar bir araya geldiğinde içinden çıkılması güç durumlar
yaratmaktadır.
Bilim adamlarının son zamanlardaki incelemeleri, sağlıklı ve canlı bir cilt için de oksijenin yaşamsal bir önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Tüm hücrelerin yanı sıra cilt hücrelerinin de yaşamlarını sürdürmeleri için hiç kuşkusuz ki oksijene ihtiyacı vardır. Ancak cilt; kirli hava, egzoz dumanı, sigara tüketimi,
pasif içicilik, yeteri kadar gün ışığından yararlanamamak ve bilinçsizce kullanılan kozmetik ürünler
nedeniyle gereksinimi olan oksijeni yeteri kadar alamamaktadır. Tüm bu olumsuz
faktörlerden dolayı cilt erken yıpranıp yaşlanmaya başlamaktadır. Bununla birlikte yaş ilerledikçe mikro damarlar ve dolaşım sistemi epidermisin ihtiyacı olan oksijeni sağlayamamakta ve
ciltteki oksijen miktarı düşmektedir. Bu yüzden de cilt taze ve sağlıklı görünümünü
yitirmektedir.
3.1.1.1. Oksijenin
Yararları
Enerjimizi artırır (O2 'nin bize verdiği enerji, toplam
enerji ihtiyacımızın %90'ı olup bu oran beslenme yoluyla sağlanacak enerji için
%10'dur.) .
Hafıza gelişimini sağlar.
Kan basıncının düşürülmesi sağlar.
Diyabetik şartların olumlu geliştirilmesini sağlar.
Sindirim ve hücre
metabolizmalarının geliştirilmesini sağlar.
Normal uyku
düzeninin sağlanması ve kronik
yorgunlukların önlenmesi sağlar.
Konsantrasyonun
devamlılığını sağlar.
Bağışıklık ve sinir
sisteminin desteklenmesini sağlar.
Kalp atışlarının düzenlenmesi, olası kalp krizi
risklerinin azaltılmasını sağlar.
Baş ağrısı, migren ve
mahmurlukların önlenmesini sağlar.
Kas problemleri ve
yarışmacı, sporcu performansının artırılmasını sağlar.
Saç güçlendirilmesi
ve cilt bakımını sağlar.
Kandaki toksinlerin
temizlenmesini sağlar.
Dayanıklılığı geliştirir.
3.1.1.2.Vücutta
Oksijen Eksikliğinde Oluşabilecek Rahatsızlıklar
Tüm vücutta
güçsüzlük
Aşırı yorgunluk ve
bitkinlik
Dolaşım bozukluğu
Sindirim bozukluğu
Kas ağrıları
Baş dönmesi
Depresyon
Hafıza kaybı
Davranış bozuklukları
Akciğer problemleri
Bağışıklık sisteminde
bozukluklar
3.1.2
Oksijen ve Cilt Arasındaki İlişki
Genç ciltlerin enerjisiz kalmak gibi bir
sorunları yoktur. Cilt
katmanlarında yeterli miktarda oksijen ve besin maddeleri bulunduğundan taze ve canlı görünür. Yaşlı ciltlerde ise kan dolaşımı yeterli değildir ve daha düşük seviyede oksijene rastlanır ve bu nedenle cilt solgun ve kırışık görünür.
Şekil
3.3: Yaşlara göre cildin oksijenlenme seviyesi
Olgun ciltlerin, cilt tabakalarındaki mikro damar ve
dolaşım sistemi hasar gördüğünden epidermisin ihtiyacı olan oksijen ve besini sağlayamazlar ve oksijen ve besin yetersizliği sonucunda;
Cilt formunu ve sıklığını kaybeder.
Ciltte hücre
bölünmesi önemli miktarda azalır ve yaşlanma belirtileri ortaya çıkar.
Cilt incelir, kurulaşır, kırışık ve yaşlılık lekeleri meydana
gelir.
Cilt yorgun bir
görünüm alır. Oksijen ise bu yorgun düşmüş cilt için bir hayat
iksiridir.
3.2.Oksijen
Terapi Tanımı
Oksijen terapi sistemi ile cildin gereksinim
duyduğu oksijen basınç ile cildin alt tabakalarına kadar iletilir. %95 saflıkta elde edilen oksijen, oksijen tabancası yardımıyla basınçla, derinin alt katmanlarına doğru yayılarak dokuların oksijence zenginleşmesini sağlar. Bu basınçlı oksijen uygulaması sayesinde, ciltte canlılık, yumuşaklık ve tazelik meydana gelir.
Şekil
3.4: Oksijenin cilt altına verilmesi
Oksijen terapi sisteminde kullanılan oksijen, havadan
elde edilmektedir. Bu metot temelde havadaki oksijen ile azotun ve diğer gazların ayrılarak oksijenin
saflaştırılması prensibine dayanmaktadır. Oksijen ve azotun
birbirinden ayrılması moleküler bir süzme işlemi ile gerçekleştirilir.
Şekil
3.5: Havanın ayrıştırılması
Oksijen terapi yönteminde, oksijenle birlikte
verilen ve özel olarak formüle edilmiş kozmetik ürünler epidermisin alt tabakasına püskürtme yolu
ile enjekte edilir. Bu uygulama ile hem oksijenin hem de ürünün cilt üzerindeki
etkisi arttırılmış olur. Basınçlı oksijen yardımıyla deri altına verilen özel formüle edilmiş ürünler, cildin en alt katmanlarına nüfuz ettirilerek ürünün epidermal hücreleri aralarındaki boşluklardan cildin derinliklerine
sızması sağlanır. En uygun oksijen basıncı altında, epidermal bariyere hasar verilmeden cilde ürünün nüfuzu sağlanmış olur. Ağrısız sızısız bir uygulamadır.
Uygulamada kullanılan oksijen basınç seviyesi ve aktif maddeler geniş kapsamlı bilimsel dermatolojik testler sonucunda seçilmiştir. Uygulama
sonucunda;
Aktif maddeler
cildin derinliklerine (bazal tabaka) kadar ulaştığı,
Aktif maddeleri
epidermis tabakalarında biriktiği,
Cilt olması gerektiği kadar aktif
maddeleri ve saf oksijenle doygunlaştığı gözlenmiştir.
Plastik cerrahlar yanma ve cilt yaralanmalarında, oksijenin kan
dolaşımını ve hücre metabolizmasını hızlandırdığını ve antibakteriyel özellikte olduğunu uzun yıllardır bilmekte ve oksijenli tedavi uygulamaktadırlar.
Dermabrazyon, kimyasal peeling, ultrason peeling
gibi cilt bakımı uygulamaları sonrasında uygulanan oksijen terapinin etkinliği en üst
seviyededir. Bunun nedeni bu uygulamalar öncesinde cilt, ölü hücre bakımından ve cildi
enfekte edebilecek bakteriler yönünden zengindir. Bunun yanında, cilt bu
durumdayken aktif maddelerini deri altına çekebilecek olanağa sahip değildir. Peeling işlemi yardımıyla cilt üzerinde ölü hücreler ve kirlilikler kaldırılmış olur ve cilt pürüzsüzleşir. Bazal tabaka canlanmaya başlar ve yeni hücreler eskilerin yerini alır. Cilt bu konumda
aktif maddeleri deri altına çekebilecek duruma gelir. Sonuç olarak aktif maddeler ve oksijen
epidermal hücreler arasındaki boşluklardan cilt derinliklerine nüfuz etmeye başlar.
Resim
3.1: Oksijen terapi cihazı
3.2.1.
Oksijen Terapinin Cilt Üzerindeki Etkileri
Oksijen cildin alt
katmanlarına ulaşarak kan dolaşımını canlandırır ve bu sayede vücutta biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
Cilt metabolizmasını düzenler ve bu
sayede hücrelerin yaşlanması gecikir. Bunun sonucunda cilt pürüzsüz, berrak ve gergin
bir görünüme kavuşur.
Dokuların canlanmasına yardımcı olur.
Cildin destek
dokusunu oluşturan kollajen ve
elastin sentezini arttırır.
A, C ve E
vitaminleri antioksidan etkisini artırır.
Cildin nem ihtiyacını karşılar.
Kırışıklıkları azaltır.
Gözaltı torbalarının giderilmesine yardımcı olur.
Güneş lekelerinin açılmasına yardımcı olur.
Cilt canlı, pürüzsüz ve ışıltılı bir görünüme kavuşmasına yardımcı olur.
Cilde verilen
oksijen bağışıklık sistemini
güçlendirir.
Akne, leke, cilt
problemlerinde yara iyileşmelerinde güçlü bakım ve destekleyici tedavi sağlar.
Ciltteki sarkma ve
deformasyonları azaltarak gergin bir görünüm sağlar.
Oksijenin yağ yakıcı özelliğinden dolayı selilüt tedavisinde
de etkili sonuçlar sağlar.
Cilt bakımlarında olduğu gibi vücut bakımlarında da deforme olmuş ve sarkmış dokunun sıkılaştırılmasına yardımcı olur.
Resim
3.2: Oksijen terapi uygulaması
3.2.2.
Kullanım Alanları
İnce çizgilerin ve kırışıklıkların yumuşatılması
Hasarlı cildin yeniden kısa sürede oluşturulması (AHA aşırı yaşlandırma,dermabrazyon, lazer vb. )
Cilt yaşlanmasının önlenmesi
Atrofik ciltlerin
bakımı ve canlandırılması ( kuru cilt, yaşlı cilt vb )
Cildin hastalık, doğum ve benzeri
olaylar sonrası yeniden canlandırılması
Her tip skar (yara
izi), pigmentasyon, yaşlılık lekeleri, akne, çatlaklar, sellülit bakımları
3.2.3.
Oksijen Terapinin Uygulanmasının
Uygun Olmadığı Durumlar
Yaşlılarda,
Obezlerde,
Arterlerinde yüksek
miktarda karbondioksit bulunanlarda,
Ürünlerden
zehirlenme gösterip solunum güçlüğü çekenlerde,
Merkezi sinir
sistemi probleminden dolayı solunum güçlüğü çekenlerde,
Vücut ateşi yükselmesi gibi
durumlarda,
Akut solunum rahatsızlıkları olan kişilerde saf oksijen
uygulaması yapılamaz. Oksijen solunumu doktorlar tarafından uygulanmalıdır.
3.2.4.
Kullanırken Dikkat Edilecek Hususlar
Gözlere, açık yaralara uygulama
yapılmamalıdır.
Uygulama bölgesinde
asla sigara içilmemeli ve herhangi bir şey yakılmamalıdır. Oksijen yanıcı bir maddedir. Patlama riski oluşabilir.
Kapalı alanlarda aşırı oksijen bulunması yangın riskini arttırmaktadır. Oksijen tekstil ürünlerinde çok uzun süre kalmaya devam
eder. Uygulama yapılan oda sık sık havalandırılmalıdır.
Her uygulamada olduğu gibi müşteri kanı ile temas olabilir.
Enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak için koruyucu eldiven takılmalıdır.
Alerjik cilt
reaksiyonlarını önlemek için cilde
uygun kozmetikler kullanılmalıdır.
3.3.
Oksijen Barlar
Oksijen bar, 1980’ de ilk olarak Japonya’ da
ortaya çıkan ve daha sonra
Amerika, Kanada ve Avrupa' nın birçok ülkesinde
de kullanılmaya başlanılan oksijenin faydalı aromalarla birlikte solunma sistemidir. Oksijen
bar sisteminde oksijen % 98’ e varan oranlarda konsantre hâle getirilmekte ve zararlı gazlardan ayrıştırılarak solunmaktadır.
Oksijen aroma terapinin insan bedeni ve ruhunda;
canlandırıcı, enerji verici, tazeleyici, zihin açıklığı sağlayıcı, akşamdan kalma baş ağrılarını ve mahmurluğu giderici, strese karşı direnci yükseltici ve konsantrasyon arttırıcı etkileri vardır. Oksijenin aynı zamanda toksinlerden arındırıcı ve yaşlanmayı geciktirici etkileri
olduğu da kanıtlanmıştır.
Her insanda olumlu etkileri farklılık göstermektedir.
Her seansın etkisi 1-5 saat
arasında sürmektedir.
Oksijen aroma terapisinde, kullanılan saf oksijen
herhangi bir depolama işlemine tabi tutulmadığı için yanıcı ve patlayıcı tehlikesi yoktur. Oksijen barlarda kullanılan oksijen, medikal oksijen değildir. Astım ve solunum rahatsızlıkları olan kişiler doktor raporu olmadan kullanamazlar. Bu sistemin "tıbbi tedavi"
amacı yoktur. Sadece
"sağlıklı yaşam" konsepti için geçerlidir.
3.3.1.
Oksijen Barın Faydaları
Stresi azaltır.
Halsizliği önler ve giderir.
Rahat nefes alınmasını sağlar.
Uyku düzeni sağlar.
Vücudun yağ yakma hızını arttırır.
Spor
aktivitelerinden sonra vücudun daha hızlı toparlanmasını sağlar.
Aromaların etkisine göre daha
enerjik, etkileyici, rahat, stresten arınmış ve mutlu hissettirir.
Bağışıklık sisteminin
güçlendirir.
Migren ve çeşitli baş ağrılarını azaltır.
İlerleyen yaşlarda ortaya çıkan unutkanlık sorunlarını hafifletilir.
Zihinsel ve fiziksel
performansın arttırılmasına yardımcı olur.
Yorgunluk,
uykusuzluk, unutkanlık, depresif durumlarda genel durumun düzeltilmesine yardımcı olur.
3.3.2.
Oksijen Barların Uygulanabileceği
Yerler
Güzellik salonları ve merkezleri
SPA &Wellness
Oteller
Cafe & Barlar
Spor salonları
Alışveriş merkezleri
3.3.3.
Oksijen Terapi Uygulamalarında
Kullanılan Aromaların
Faydaları
Lavanta: Endişe, panik ve
histeriyi yatıştırır. Depresyon ve
hâlsizlik durumlarında kişiye canlılık verir. Uykusuzluk için genel olarak faydalıdır, manik depresyona da iyi gelir.
Yeşil elma: İştah giderici etkisi
vardır. Diyet yapanlar
için birebirdir. Yapılan bir araştırmada yeşil elma kokusunun hızlı kilo verdirdiği saptanmıştır.
Okaliptüs: Kişiye konsantrasyon ve
zihin açıklığı sağlar. Enerji
dengesini düzenler.
Bergamot: Moral yükseltici ve
sakinleştirici etki yapar.
Öfke ve hayal kırıklığını giderir ve endişe ile oluşmuş depresyonda çok olumlu sonuçlar verir.
Portakal: Enerji verir.
Psikolojik gerilim ve strese karşı birebirdir.
Gül: Ruha neşe verir. Acıyı ve depresyonu azaltır.
Ananas: Ezberlemek için çok
yararlıdır. Diğer meyvelerde
bulunmaya mangan elementini bulundurur. Zihin açıklığı sağlar.
Mango: Egzotik bir his
uyandırır. Canlandırıcı, dinçleştirici etki yapar.
Kavun: Tazeleyici bir etki
yapar. Beyini uyararak güzel hatıralara götürür. Yaşama zevkini artırır.
Çilek: Stresi giderir,
serotonin hormonunun salgılanmasını sağlar.
Limon: Uyarıcıdır. Konsantrasyon ve
zihin açıklığı sağlar.
Nane: Uyarıcıdır. Baş ağrısı, zihin yorgunluğuna iyi gelir.
Biberiye: Genel uyarıcıdır. Enerji verir,
hâlsizlik, fiziksel yorgunluk gibi durumlarda canlılık verir. Konsantrasyonu artırır. Baş ağrısına iyi gelir.
Ada Çayı: Genel uyarıcıdır. Baş ağrısına iyi gelir.
Sandal ağacı: Stresi giderir.
Ylang- ylang: Stresi giderir,
spazmı çözer.
3.4.
Saç Bakımı
Saçlı deride kan dolaşımının düzenli olmaması ve bu bölgeye yeteri kadar oksijen ulaşamaması nedeniyle saç beslenemez. Bunun sonucu olarak saçlar zamanından önce dökülür, kırılır; mat ve cansız bir görünüme bürünür. Saç dökülmesinin bir başka önemli nedeni de saç folikülünün yeteri kadar
beslenememesidir. Çevre kirliği, güneş, ısı, nem, deniz ve havuz suyu, stresli ortamlar yukarıda verilen nedenlere
zemin hazırlamaktadırlar.
Basınçlı oksijen terapisi, saç diplerindeki kan dolaşımını hızlandırır, direkt ve
endirekt yoldan kıl folüküllerinin beslenmesine ve canlanmasına yardımcı olur. Bunun
sonucunda sağlam bir kıl folükülüne sahip olan saç canlanır ve kalınlaşır. Saç bakım sistemi, saç diplerine uygulanan püskürtme cihazı aracılığı ile ürünleri ve vitaminleri saç köklerine ulaştırır.
3.5.Tırnak
Bakımı
Dış etkenlerden yıpranan tırnaklarımızın da oksijene ihtiyacı vardır. Oksijen terapi yöntemiyle % 95 saflıktaki oksijen
vitaminle karıştırılmış serumlarla birlikte
tırnak diplerine ulaştırılır. Tırnakları güçlendirir.
İşlem basamakları Öneriler
Cihazın açık olup olmadığını kontrol ediniz.
Cihazınızı fişe takınız.
Hortumlarda herhangi
bir kesik olup olmadığını kontrol ediniz.
Araç gereçleri hazırlayınız.
Yüz ve göz çevresi
için oksijen uygulama probunu hazırlayınız.
Oksijen yardımıyla serum uygulama tabancasını hazırlayınız.
Tek kullanımlık oksijen solunum maskesini hazırlayınız.
Oksijen bakımı için özel olarak hazırlanmış cilt bakımı ürünlerini hazırlayınız.
Bakım için müşteriyi hazırlayınız.
Ciltçi analiz ederek
temizleyiniz.
Göz ve dudak makyajını temizleyiniz.
Cilde tonik uygulayınız.
Cilde peeling
uygulayınız.
Oksijen
terapi uygulayınız.
İşlem Basamakları Öneriler
Cihazı çalıştırınız.
Müşteriye uygulamayı düşündüğünüz uygulama tipine uygun çalışma modunu seçiniz.
Müşteriye gözlerini
kapatmasını söyleyiniz.
Cilt için uygun olan
serumu seçiniz.
Tüm cilde sürünüz.
Masaj yardımıyla yediriniz.
Oksijen uygulama
probunu elinize alınız.
Oksijen uygulama
probunun düğmesine basarak oksijeni aktif hâle getiriniz.
Çeneyi tarayınız. Her noktaya üç kez oksijen veriniz.
Yanakları tarayınız.
Göz çevresine serum
sürünüz.
Göz çevresi için
uygun oksijen uygulama probunu elinize alınız.
Göz çevresini tarayınız.
Göz altını tarayınız.
Alın bölgesini tarayınız.
Tonik uygulayınız.
Maske uygulayınız.
Solunum maskesi
uygulaması için sağlık personelinden yardım alınız.
Oksijen maskesini çıkartınız.
Cilt maskesini
siliniz.
Oksijen püskürtme
tabancasını elinize alınız.
Serum haznesini açınız.
Hazneye serum
dökünüz.
Haznenin kapağını kapatınız.
Prop yardımıyla serumu cilt
üzerine 10- 15 cm uzaktan eşit bir şekilde püskürtünüz.
Göz ve ağız bölgelerinde
içeriden dışarıya doğru çalışınız.
Boyun ve dekolte
bölgelerinde daha büyük problar kullanınız.
Cihazı kapatınız.
Cilde tonik uygulayınız.
Cilde nemlendirici
uygulayınız.
Müşteriyi uğurlayınız.
Cilt bakımı kabinini
düzenleyiniz.
4.
ULTRASONİK PEELİNG UYGULAMALARI
4.1.
Tanımı
Cilt yüzeyinde yaklaşık 25.000 Hz (hertz)
frekans seviyesinde bir dizi ses dalgaları (vibrasyon) yaratarak epidermisin soyulmasını cildin ve ölü
hücrelerden, siyah noktalardan, sebum ve makyaj atıklarından temizlenmesini sağlayan yönteme denir. Bu uygulamalarda kullanılan ses dalgalarına kısaca değinmekte fayda vardır.
4.1.1.
Ultrasonun Tanımı
İnsan kulağı 20 Hz (hertz) ile 20 kHz ( kilohertz) arasındaki sesleri
duyabilir. İnsan kulağının işitebileceği ses frekansını üzerindeki dalgalara ultrasonik dalgalar denir. Ses dalgalarını frekanslarına göre aşağıdaki şekilde üç gruba ayırmak mümkündür.
İnfrases (infrasound)
İşitilebilir ses
Ultrases
(Ultrasound)
20 Hz’den düşük sesleri infrases, 20 Hz – 20 kHz arasındaki sesleri işitilebilir ses, 20 kHz – 30 MHz arasındaki sesleri ultrason olarak sınıflandırabiliriz. Ultrases, infrases ve işitebilir ses; darbe,
sürtünme ve hava hareketleri ile oluşur. Ses dalgalarının yayılma hızını; ortamın cinsi, yoğunluğu, ısısı ve diğer bazı faktörler belirler. Ortam ne kadar yoğun ise yayılma hızı o kadar artar.
Ses dalgalarının tekrarlanan seri basınç dalgalarından meydana geldiği ve yayıldığı ortamlardaki molekülleri titreştirerek ilerlediği bilinmektedir. Dokulardaki ultrason dalgaları, su ile dolu bir
havuza atılan taşın oluşturduğu dalgalara benzer. Taşın suda meydana getirdiği etkiye benzer şekilde doku üzerinde
ses dalgası oluşturulur. Dalgalar dokudan üç yönde geçer. Buna su dolu havuzda
herhangi bir etki ile oluşturulan dalgaların hareketi örnek gösterilebilir.
4.1.1.1. Ultrasonun
Kullanım Alanları
Ultrason birçok alanda kullanım imkânı bulmuştur. Bunlar;
Bir maddeden
emülsiyon yapma,
Yağmur bulutlarından yağmur yağdırma,
Kumaşlardan lekeleri çıkartma,
Kimyasal değişikliklerin
incelenmesi,
Bakterilerin
öldürülmesi,
Metallerin sıcaklığının kontrolü,
Fermantasyonunun hızlandırılması,
Bilgisayarda
elektrik sinyalleri değişimi,
Savunma sanayi vb.
Ultrason dalgaları daha sonraları tıpta da kullanılmaya başlanmıştır. Tıpta kullanım
alanları;
Fizik tedavi maksadıyla düşük frekanslı ses dalgalarıyla dokunun ısıtılması,
Özellikle üst
solunum yolu rahatsızlıklarında ihtiyaç duyulan soğuk buhar üretimi,
Cerrahide suyu titreştirmek suretiyle tıbbı cihazların mikro seviyede temizliğinde,
Teşhis maksatlı görüntülemede kullanılmaktadır.
Günümüzde cilt bakımı ve vücut bakımı uygulamalarında da ultraso dalgalarından faydalanılmaktadır.
4.1.1.2. Ultrasonik
Dalgaların Biyolojik Etkileri
Ultrasonik dalgaların başlıca biyolojik
etkileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Oyma etkisi: Ultrasonik dalgalar
çarptığı ortamda, özellikle
suda, hava kabarcıkları oluşturur.
Isı etkisi: Ultrasonik
dalgalar çarptıkları ortamlara enerjilerinin bir kısmını devrederek ısı etkisi yaratır.
Kesme etkisi: Ultrasonik
dalgalar çarptıkları dokularda kesme etkisi yaratır.
Hücre içi
hareketlenme etkisi: Ultrasonik dalgalar çarptıkları hücre içinde hareketlenme yaratır.
4.2.
Ultrasonik Peeling Tanımı
Cilt yüzeyinde yaklaşık 25.000 Hz frekans
seviyesinde bir dizi ses dalgaları (vibrasyon) yaratarak epidermisin tahriş edilmeden soyulmasını ve ölü hücrelerin,
siyah noktaların, sebum ve makyaj atıklarının temizlenmesini sağlayan bir yöntemdir. Cilt tedavisinde soyma, derin temizleme ve
cildin kendini yenilemesini sağlayan ultrasonik tedavi, yaşlanan hücrelerin
dökülmesini ve kirlerin deri gözeneklerinden atılmasını sağlayarak derin bir cilt temizliği sağlar.
Resim
4.1: Ultrasonik peeling uygulaması
Ultrasonik peeling etkin bir soyma işlemi oluşturur. Ultrason
dalgası, cilde uygulanan suyu püskürterek cilt gözeneklerinin derinliklerindeki
kirlerin ve yağların atılmasını sağlar. Ölü hücrelerden aşırı sebumdan, toksit maddelerden, bakterilerden, kozmetik kalıntılardan, arındırılmış cilt, uygulama sonrasında diğer bakımlar içi hazır hâle gelmiş olur.
Probun cilde uygulanması esnasında mikro masaj
etkisi de yaparak ciltteki kan dolaşımını artırır. Mikro masaj etkisiyle cilt dokusunu canlandırır, hücre
metabolizmasını ve kan dolaşımını hızlandırır.
Resim
4.2: Ultrasonik peeling cihazı
Ses dalgalarının cilt üzerindeki pozitif etkilerini özetleyecek olursak;
En üst boynuzsu
tabakanın ciltten uzaklaştırılması
Bakterilerin
öldürülmesi
Epidermal ve dermal
katmanlarda kan dolaşımının artması
Hücre yenilenmesinin
uyarılması
Derin nemlendirme
Lekelerin açılması
Ultrasonik peeling uygulamalarında, ultrasonik
dalgaların biyolojik
etkilerinden olan oyma etkisinden (Ultrasonik dalgalar
çarptığı ortamda, özellikle
suda, hava kabarcıkları oluşturur.) yararlanılır.
Ultrasonik peeling bakımından önce su bazlı özel bir ürün yüze
püskürtüldüğü için cilt ıslak bir durumdadır. Ses dalgalarının etkisi ile sulu ortamda mikroskobik damlalar oluşmaya başlar. Boynuzumsu karakter almış hücreler, karşı karşıya kaldıkları bu yoğun uyarılma sonucunda, dalgasal darbeleri absorbe edemez ve
dökülmeye başlar. Ses dalgaları tarafından üretilen küçük gaz damlaları tarafından bombardımana tutulan hücre
zarı çatlar ve hücre dağılır( peeling etkisi ). Tüm bunlar probtan cilde geçen elastik dalgaların oyma etkisi tarafından gerçekleşir.
Probun ucunda meydana gelen vibrasyon sayesinde;
Hücrelerin sebumun,
kozmetik ürünlerin vb. yapıların ayrıştırılması sağlanır.
Kullanılan solüsyon ile ayrışan bu maddelerin
birbirlerine yapışması sağlanır.
Bu atıkların toplandığı solüsyonun buharlaştırılması ve atıkların silinir hâle getirilmesi sağlanmış olur.
Peeling uygulamasından sonra cilt;
Zararlı organik ve kozmetik
maddelerden arınmış olur.
Cilt sebumdan da
temizlenerek kıl kökleri ve porlar açılmış olur.
Cilt yumuşak ve pürüzsüz bir
hâl alır.
Bu tabakanın alt kısmında kalan daha elastik katmanlar ise elastik dalgayı absorbe edecek yetenek gösterir ve bu da oyma etkisini
azaltır.
Yüksek frekans mikro vibrasyonlar aynı zamanda hücre
bakterileri içinde öldürücüdür. Buna sebep vibrasyondan kaynaklanan
oyma etkisidir (bakterileri öldürücü etkisi ).
Ultrasonik peeling uygulamalarında cilt üç nedenden
dolayı önceden bir sıvı ile ıslatılmak zorundadır. Bunun sebebi;
25.000 Hz seviyesindeki
vibrasyon nedeni ile mekanik enerjinin ısı enerjisine
dönüşümü başladığından dolayı açığa çıkacak aşırı ısınmanın önlenmesi
sağlanır (ısı etkisi).
Boynuzumsu tabakayı yumuşatır ve soyulma işlemini kolaylaştırır.
Islak ortamda
elastik dalga daha yüksek oyma etkisi oluşturur.
4.2.1.
Ultrasonik Peeling Uygulamasının
Uygun Olmadığı Durumlar
Hamilelik döneminde
Kalp hastalıklarında
Akut hastalıklarda
Anormal kan basıncı düzeylerinde
Kanser hastalarında
Kılcal damarların genişlemesi durumunda
Bulaşıcı hastalıklarda
Yüksek ateşte
Alerjik ciltler gibi
durumlarda doktora danışmadan kesinlikle uygulama yapılmamalıdır.
4.2.2.
Ultrasonik Peeling Uygulamasında
Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar
Göz çevresine
uygulama yapmayınız.
Açık yaralarda ciltte
çizik ve yaralar var ise uygulama yapmayınız.
Kalp, beyin ve yara
çevresine uygulama yapmayınız.
Alerjik ciltlerde
uygulama yapmayınız.
Plastik cerrahi
görmüş ve metal, siklon
yerleştirilmiş ciltlere uygulama yapmayınız.
Eğer probun ön kısmında kesik veya kırıklar oluşmuşsa probu asla kullanmayınız (Cilde zarar verebilir.)
İşlem basamakları Öneriler
Cihazın açık olup olmadığını kontrol ediniz.
Cihazınızı fişe takınız.
Bakım probunu hazırlayınız.
Araç gereçleri hazırlayınız.
Bakım için müşteriyi hazırlayınız.
Cilt analiz ederek
temizleyiniz.
Göz ve dudak makyajını temizleyiniz.
Cilde tonik uygulayınız.
Müşterinin üzerinde
bulunan tüm metal objeleri; yüzük, kolye, bilezik vb. mücevheratlarını çıkarttırınız.
Ultrasonik peeling
cihazını fişe takınız.
Tüm değerleri sıfıra getiriniz.
Probun kablosunu
cihazla irtibatlayınız.
Cihazı açınız.
Uygulayacağınız uygulama
fonksiyonunu seçiniz.
Bakım solüsyonunuzu
seçiniz (Musluk suyu da kullanılabilir.).
Bir pamuğu solüsyon ile ıslatınız.
Cilt üzerindeki tüm
bölgeleri bu solüsyon yardımıyla ıslatınız.
Uygulama probunu
yatay olarak tutunuz ve üzerine birkaç damla su damlatınız.
Ultrason dalgasını aktif hâle
getiriniz.
Uygulama probuna
damlattığınız suyu gözlemleyiniz.
Tüm yüzü ve boyunu
tarayınız.
Probu 45 derecelik
acıyla aşağıdaki şekilde tutunuz.
Probu orta hattan dışa doğru hareket ettiriniz.
Cihazı kapatınız.
Cilde tonik uygulayınız.
Cilde nemlendirici
uygulayınız.
Müşteriyi uğurlayınız.
Cilt bakımı kabinini
düzenleyiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.